Atrofik gastrit, mide salgılarının bozulması sonucunda ortaya çıkan ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir rahatsızlıktır. Atrofik gastritin neden olduğu asit salgı düzensizliği, özellikle ağır proteinli ve yağlı yiyeceklerin tüketilmesi sonucunda midede yanma, hazmedememe ve kusunca rahatlayacakmış hissine yol açabilir.
Peki, atrofik gastrit nasıl tedavi edilir?
Güven Hastanesi Gastroenteroloji Bölümünden Doç. Dr. Özgür Harmancı, atrofik gastrit hakkında bilgi verdi.
Atrofik gastrit, mide iltihaplanması olarak bilinen gastritin altında bulunan türlerden biridir.
Gastrit rahatsızlığının temelinde, vücudun mide dokusunda iltihaplanma gelişmesi sonucunda ortaya çıkan ani (akut) veya uzun süreli (kronik) mide hasarı oluşması söz konusudur. Bu hasarlanmanın etkeni kadar hasarlanmanın oluş süresi, etkilediği mide dokusu, oluşturduğu kalıcı ve geçici etkiler ile klinik tablo ortaya çıkmaktadır.
Örneğin, yüksek doz ağrı kesici ile oluşan akut gastrit tablosu çok şiddetli mide ağrısı, yanma, ekşime ve hatta ülser ve ülsere ikincil kanamalar ile kendisini belli ederken; atrofik gastrit olarak adlandırdığımız ve midenin iç doku katmanında incelmeyle seyreden durumda ise mide salgılarının bozulması ile uzun vadede gelişen ve hastanın kanıksayarak artık anormal saymadığı bazı klinik bulgular saptanabilmektedir.
Mide dokusunun incelmesi neticesinde mide içerisinde sindirilmesi gereken gıdaların ilk olarak karşılaşması gereken mide asidi ve çok önemli sindirim faktörleri salgısında bozulmalar olmaktadır. Genellikle az asit salgılanması söz konusudur. Ancak bazı insanlarda mide asit kontrol mekanizmasının da etkilenmesi nedeniyle asit salgısı kontrolsüz hale gelip zaman zaman artmış asit salgısı da olabilmektedir. Asit salgı düzensizliği nedeniyle özellikle ağır proteinli ve yağlı yiyeceklerin tüketimi sonucunda ortaya çıkan ciddi rahatsızlık, midede yanma, hazmedememe hissi ve kusunca rahatlayacakmış hissi çok sık görülmektedir. Hastaların çoğu bu durumu kendileri keşfettiği için az ve sık öğünler tüketmekte ve bazı gıda türlerinden kaçınmaktadır.
Mide salgısının azalmasıyla ortaya çıkan bir diğer önemli durum da ciddi bir mide şikâyeti olmamasına karşın demir ve vitamin B12 başta olmak üzere bazı maddelerin eksikliğidir. Günümüzde pek çok hasta halsizlik, yorgunluk, dalgınlık, unutkanlık, uyku problemleri, psikiyatrik sorunlar ve hatta sinir problemleri ile dahili branşa gitmekte ve yapılan tetkikler neticesinde demir, folik asit ve vitamin B12 eksikliği tanısı aldıktan sonra bu eksikliklerin araştırılması amacıyla gastroenteroloji bölümüne yönlendirilerek tanı almaktadır.
En önemli iki neden, vücudun kendi kendine oluşturduğu (otoimmün) atrofik gastrit ve mide mikrobu olarak bilinen Helicobacter Pylori enfeksiyonudur.
Cinsiyete özgü olarak kadınlarda daha çok otoimmün atrofik gastrit görülmektedir. Ancak ülkemizde halen en önemli etken mide mikrobu, yani Helicobacter Pylori’nin oluşturduğu kronik iltihaplanmadır. Ancak bu enfeksiyon, genç kuşaklarda hayat standardının artmasıyla azalmaktadır. Buna karşın giderek değişen beslenme düzeni ve hayat stili yüzünden artış gösteren tüm otoimmün hastalıklar gibi otoimmün gastrit oranı da her iki cinsiyette artış göstermektedir.
Otoimmün gastritin maalesef bir tedavisi yoktur. Vücudun kendi kendine yaptığı tüm otoimmün hastalıklar böyledir. Ancak ortaya çıkan sonuçlarla mücadele ve takip etmek önemlidir. Örneğin, bir hastada atrofik gastrit varsa eksikliği saptanmış olan demir ve vitamin B12’nin mutlaka damar yolundan veya iğne olarak verilmesi gerekir. Midede kalıcı değişiklikler yapan bu durum neticesinde demir ve diğer vitaminlerin hap olarak alınmasında pek fayda sağlanamamaktadır. İkinci önemli bir husus da zamanla midedeki incelmenin yerini alan ince bağırsak dokusu ile onarılan doku değişimleridir. Mide içerisinde oluşmuş doku kaybı vücut tarafından midede normalde olmaması gereken bir doku olan ince bağırsak dokusu ile onarılmaktadır. Bu da zamanla mideye aşılanmış yabancı bir doku gibi davranarak midede et beni veya polip gibi büyümelere neden olabilmektedir. Bu durumun gelişip gelişmediğini tespit etmek için de belli aralıklarla endoskopi takibi ve biyopsi alınması gereken bir klinik tabloyu ortaya çıkarmaktadır.
Sağlık rehberimizden içerikler görüntüleyin.
Periyodik olarak haber bültenimizi size ulaştıralım.
Nesilden nesile hayat bize GÜVEN diyor.
Güven Hastanesi hizmet standartları ile JCI tarafından akredite edilmiştir. JCI şikayet bildirimlerinizi buraya tıklayarak yapabilirsiniz.
Kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikalarına ilişkin aydınlatma metnimize buradan kişisel veri işleme envanteri ve kişisel verilerin korunması politikamıza ise buradan ulaşabilirsiniz.