Aileleri en çok korkutan hastalıkların başında gelen çocukluk çağı beyin tümörleri, çocuk beyninin yetişkinlere göre daha esnek olması nedeniyle uzun bir süre fark edilemeyebiliyor.
Çocukluk çağı beyin tümörlerinin belirtileri yaşa göre değişiklikler gösteriyor.
İki yaşından küçük bebeklerde, beyin tümörlerinin en sık bulgularından olan baş ağrısı, bebek kendini ifade edemediği için bilinemeyebiliyor. Daha büyük çocuklarda; baş ağrısı, bulantı ve kusmanın en sık karşılaşılan belirtiler arasında olduğu bildiriliyor. Yürüyen bir çocuğun dengesizliği ve düşmeye başlaması bir başka bulgu olabiliyor.
Çocukluk çağı beyin tümörleri tedavisi; hastanın hastaneye başvuru anındaki durumuna, şikâyetlerine, nörolojik muayene bulgularına, MR ve diğer radyolojik filmlerdeki bulgulara, çocuğun yasal sorumlusunun tercihlerine ve en önemlisi doktorun önerisine göre değişiyor.
Güven Hastanesi Beyin Sinir Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Alp Özgün Börcek, çocukluk çağı beyin tümörleri hakkında bilgi verdi.
Santral sinir sistemi tümörleri, kan kanserinden (lösemi) sonra çocukluk çağında görülen kanserlerin en sık ikinci türüdür ve sinir sisteminin hemen hemen her yerinde görülebilirler. Şüphesiz ki aileler için en korkutucu olan santral sinir sistemi tümörü, beyinde ortaya çıkandır. Bu tümörler, çocuklarda daha çok beyincik içinde görülmektedir ve maalesef önemli bir kısmını kötü huylu olanlar yani kanserler oluşturmaktadır.
Çocuk beyninin erişkin beynine göre nispeten daha “esnek” olması nedeniyle çocuklarda beyin tümörleri maalesef uzun bir süre fark edilmeden büyüyebilir. Bu durum tümörün yerleştiği yere göre farklılıklar gösterir. Örneğin, görme sinirlerine yakın bir tümör daha erken bulgu verirken beynin ön loblarındaki tümörler çok daha geç bulgu verebilirler. Tümörlerin bu sinsi davranışları beklenen bir durumdur. Aileler, “Biz çocuğumuzun hastalığını fark edemedik” diye daha fazla üzülürler ancak bu maalesef çocukluk çağı tümörlerinde beklenen bir tablodur ve ailelerin bir hatası, eksikliği bulunmamaktadır.
Çocukluk çağı beyin tümörlerinin belirtileri yaşa göre farklıklar gösterir.
İki yaşından küçük bebeklerde, beyin tümörlerinin en sık bulgularından olan baş ağrısı, çocuk kendini ifade edemediği için fark edilmeyebilir. Bu yaş grubunda örneğin, başın beklenenden hızlı büyümesi tümörün işareti olabilir.
Bebeğin;
Aileler unutmamalıdır ki beyin tümörleri çok nadir hastalıklardır ve genel durumunda bir değişiklik olan her çocukta beyin tümörü bulunacak diye bir kural yoktur. Basit bir diş çıkarma bile çocuğun yemesini, uyku düzenin bozabilir. Bu yüzden çocuktaki her problemi beyin hastalığına bağlamak gereksiz endişeden başka bir şeye yol açmaz. Önemli olan bu değişikliklerin sürekli hale gelmesidir. Böyle bir durumda mutlaka bir çocuk doktoruna danışılmalıdır. Çocuk doktorlarımız şüphelenirlerse beyin cerrahisinden görüş isteyeceklerdir.
Daha büyük çocuklarda; baş ağrısı, bulantı, kusma en sık karşılaşılan belirtiler arasındadır. Yürüyen bir çocuğun dengesizliği, düşmeye başlaması bir başka bulgu olabilir. Ama daha önce de belirtildiği gibi örneğin, çocuk bir iki defa düştü diye panik olmak yersizdir. Önemli olan ve dikkat edilmesi gereken şey, çocuğun genel durumunda örneğin, bir ay öncesine göre aşikar ve sebat eden bir farklılığın bulunmasıdır. Böyle bir durumda aileler, sakin kalıp bir çocuk doktoru görüşüyle çocuklarının değerlendirilmesine başlamalıdır.
Tekrar belirtmek gerekirse çocuktaki her değişimi ya da sorunu beyin tümörüne yormak doğru bir davranış değildir. Beyin tümörleri genel toplumda sık görülen hastalıklar değildir ve önemli olan hastanın doğru ellerde değerlendirilmesidir.
Çocukluk çağı beyin tümörlerinin nedenleri konusunda maalesef tıp biliminin elinde kesin bir veri bulunmamaktadır. Hemen hemen her tümör, insanın genetik kodundaki problemler yüzünden ortaya çıkmaktadır ancak her tümörün kesin nedenini saptamak için tıbbın önünde daha uzun bir yol bulunmaktadır. Öte yandan güncel bilgilerimize göre – bazı özel hastalıklar dışında – beyin tümörüne neyin sebep olduğu çok da önem arz etmemektedir. Sebep ne olursa olsun eğer bir beyin tümörü varsa yapılması gerekenler bellidir.
Çocukluk çağı beyin tümörlerinin tedavisi;
Beyin cerrahisi branşında, uğraşılan dokunun çok hassas olması ve diğer branşlara göre biraz daha fazla risk içermesi nedeniyle takip her zaman gündemde olan bir seçenektir. Hastanın tespit edilen problemden etkilenmesi yoksa ve yukarıda bahsedilen kriterler uygunsa doktorunuz hastanızın takip edilmesine ve patolojinin zaman içinde göstereceği değişimi izlemeye karar verebilir. Bu amaçla örneğin, hastanızdan 3- 6 ay sonra yeni bir film istenerek yeni bir değerlendirme yapılabilir.
Öte yandan eğer hastanız hastalıktan etkilenmişse (örneğin; sara krizleri geçiriyor, görme problemi var ya da kolunda bacağında güç kayıpları yaşıyor) ya da radyolojik görüntüler takip seçeneğinin riskli olacağını telkin ediyorsa doktorunuz ameliyat kararı alacaktır.
Her hasta kendi içinde ayrı ayrı değerlendirilir ve tıp biliminde hiçbir hasta bir diğerine benzemez. Benzer problemleri olan komşunun çocuğu, ameliyat edilmezken sizin çocuğunuza ameliyat önerilebilir ya da takip edilen hastanızın kontrol filmlerinde görülen bir değişiklik ameliyat kararı aldırabilir.
Güvendiğiniz doktorunuzun alacağı kararlar, sizin ve hastanızın iyiliği için alınan size has kararlardır.
Teknolojideki ilerlemelerle beraber çekilen radyolojik filmler, bizlere artık 10-15 yıl öncesine göre oldukça fazla bilgi vermektedir. Birçok hastalıkta, çekilen filmler oldukça önemli bilgiler vermektedir ve doktorunuzun hastalık hakkında bir fikir sahibi olmasına yardımcı olmaktadır. Ancak ameliyat dışında kullanılan hiçbir teknik henüz kesin tanı vermemektedir. Bu nedenle cerrahi girişimin gerekli olduğu düşünülen hastalılarda patolojik dokunun bir kısmının (biyopsi) ya da tamamının çıkartılması esastır. Bu sayede patolojinin adı mikroskop altında yapılan incelemeyle öğrenilir ve hastanın tedavisinin nasıl devam etmesi gerektiğine karar verilir.
Diğer branşlarda da olduğu gibi beyin cerrahisinin en önemli prensibi, öncelikle hastaya zarar vermemek ve mümkün olduğunda hastanın ameliyattan girdiği gibi çıkmasını, ek problemler yaşamamasını sağlamaktır. Bu amaç uğruna kabul edilen bilimsel yöntem en güvenli tümör çıkarımının yapılmasıdır. Teknik olarak beyin dokusu içerisindeki her patolojinin tamamı çıkartılabilir ama önemli olan bu işlem sonunda hastanın ne durumda olacağıdır. Tümörünün tamamı çıkmış ama yürüyemez ya da göremez bir durumdaki hastada başarılı bir tedaviden söz etmek pek mümkün değildir. Beyin dokusu çok hassastır ve bir kez zarar gördüğünde, kaybedilen fonksiyonların geri kazanılması her zaman mümkün olamayabilir. Bu nedenle beyin cerrahları hastanın, ameliyattan sonra yürümesi, konuşması ve görmesi gibi genel durumunun bozulmamasına azami dikkat eder. Bu sebeple, doktorunuz, hastanıza zarar verebileceğini düşündüğü cerrahi işlemlerden kaçınabilir ve gerekirse tümörlerin tamamını çıkartmayabilir. Örneğin, hayati görev gören beyin yapılarını tutan bir tümörün güvenli bir şekilde çıkartılabilecek kısımları çıkartılır ve riskli bulunan yerler geride bırakılabilir. Bunun kararı büyük oranda ameliyat öncesi filmlerden verilebilse de genellikle son karar ameliyat esnasında, beyin dokusu ve patolojiyle karşı karşıyayken verilmektedir.
Maalesef bazı durumlarda ne kadar dikkat edilse ve gereken her şey yapılsa da hastalar, ameliyattan bazı fonksiyonlarını kaybederek çıkabilir. Bu durum beyin cerrahisinin uğraştığı organın hassasiyetinden kaynaklanmaktadır. Bazı durumlarda da hastanın ölüm riski yüksek bulunarak, kaybedeceği fonksiyonlar nispeten göz ardı edilerek tümörler çıkartılabilir. Tüm bu bilgiler, ameliyat öncesi ve sonrası yapılan tetkiklerle beraber doktor tarafından açıklanır.
Bilindiği ve hemen her doktordan duyulduğu gibi her cerrahi girişim çeşitli riskler içermektedir. En basit kabul edilenler için de en zorlu ameliyatlar için de bu böyledir, Riskler; basit ilaç alerjilerinden yara yeri problemlerine, maalesef koma ve ölüme kadar geniş bir yelpazede farklılıklar gösterebilir.
Beyin cerrahisinde ise işler biraz daha farklıdır ve hastanın yaşam kalitesini etkileyecek çeşitli risklerle karşılaşılabilir. Kolda bacakta güçsüzlük, yüz felci, görme kayıpları, uzun süre uyanmama bunların başlıcalarıdır. Hekim, ameliyat öncesinde bu risklerle ilgili bilgi verir. Her ameliyat çok ciddidir ve sorun çıkmaması için her türlü önlem alınır ancak takdir edeceğiniz gibi bu iş, bir araç tamiri gibi değildir ve insan vücudunun vereceği tepkiler önceden kestirilemez. Alınan tüm önlemlere rağmen riskler ortaya çıkabilir. Şanslıyız ki ölüm ve koma gibi komplikasyonlar oldukça nadir oranda görülmektedir. Diğer komplikasyonlar ise zaman içinde düzelen geçici komplikasyonlar olabilmektedir.
Sağlık rehberimizden içerikler görüntüleyin.
Periyodik olarak haber bültenimizi size ulaştıralım.
Nesilden nesile hayat bize GÜVEN diyor.
Güven Hastanesi hizmet standartları ile JCI tarafından akredite edilmiştir. JCI şikayet bildirimlerinizi buraya tıklayarak yapabilirsiniz.
Kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikalarına ilişkin aydınlatma metnimize buradan kişisel veri işleme envanteri ve kişisel verilerin korunması politikamıza ise buradan ulaşabilirsiniz.