Güven Çayyolu Cerrahi Tıp Merkezi Psikiyatri Bölümü’nden Uzm. Psk. Hilal Savaş çocukluktan yetişkinliğe geçişi içeren ve insan bedeninde değişikliklerin yaşandığı ergenlik ile ilgili soruları yanıtladı. Ergenlikte sosyal medya kullanımına ilişkin ailelere yönelik uyarılarda bulunan Savaş, ergenlerde cinsel kimlik ve yönelim konularında yaşanan belirsizliklerin nasıl ele alınması gerektiğini de anlattı.
Çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemi olan ergenlik, insan bedeninde değişikliklerin yaşandığı önemli bir dönemdir. Ergenlikte bedensel değişikliklerin yanı sıra ruhsal değişiklikler de meydana gelmektedir. Bu ruhsal değişiklikler şunlardır:
Ergenlik döneminde özgüven problemleri yaşayan bireylere çok sık rastlanmaktadır. Bunun nedeni çocukluk ve ergenlik döneminde yaşanan olayların, bireyde bazı temel düşünce ve inanışların oluşmasında etkin rol oynamasıdır. Bu dönemlerde oluşan yargılar bireyin dünyaya bakış açısını ve davranışlarını belirli kalıplara sokar. Bu kalıp yargılar bir olay esnasında belirginleşerek olumsuz otomatik düşünceleri meydana getirir. Ergenlik döneminde vücudundaki değişimlere ve çevresindeki değişimlere ayak uydurmaya çalışan bireyler bu olumsuz otomatik düşüncelere kapılarak özgüven problemleri yaşamaya başlayabilir.
Ergenlik döneminde özgüven problemiyle başa çıkabilmek için şunlara özen gösterilebilir:
Ergenlik dönemi, beyin gelişiminin hala sürdüğü bir evredir. Beynin karar vermekten, duyguları yönetmekten ve davranışları ketlemekten sorumlu beyin bölgesi olan frontal lob bu dönemde gelişmeye devam eder. Bu da ergenlerin duygusal çıkışlarını, duygu patlamalarını, risk alma davranışlarını ve verdikleri kararlardaki tutarsızlıkları açıklamaktadır. Anne babalar karşılarında fiziksel olarak gelişmiş, hatta yetişkin görünümünde birini görse de ergenlik döneminde hormonal ve zihinsel gelişim devam eder. Hormonal farklılıkla birlikte tetiklenen duygusal değişimler de sürecin bir parçasıdır. Pek çok anne baba, bu geçiş evresinde “çocuğunu tanıyamadığını” ya da “çocuklarının ondan koptuğunu” hissedebilir ancak bu bir geçiş evresidir ve ergenin sağlıklı şekilde benlik gelişimini tamamlayabilmesi için anne babaları tarafından koyulan sağlıklı sınırlara ihtiyacı vardır. Bu sebeple ebeveynler ergenlik döneminde olan çocukları ile ilgili kaygıya kapılmadan sağlıklı sınırlar koyabilmeye çalışmalıdır.
Günlük yaşamda özellikle ergenler tarafından sosyal medya içeriklerinin kullanımı göz önüne alındığında bireylerde yanlış sosyal kimlik oluşumları, siber zorbalık, olumsuz beden imajı algısı, bilinçli farkındalıkta azalma ve gelişmeleri kaçırma korkusu gibi muhtemel olumsuz sonuçlar gözlemlenebilmektedir. Sosyal medyanın olumsuz etkilerini önlemek için ailelerin sürece destek olması önemlidir. Aileler, ergenlerin kendilerini daha rahat ifade edebilecekleri etkinliklere dâhil etmekte aktif rol oynamalıdırlar. Sosyal medyayı ergenlerde yasaklamak yerine sağlıklı kullanmaya yönlendirmek gerekmektedir. Ayrıca, ailelerin bu bilinci küçük yaşlardan itibaren çocuklarına kazandırması gerektiği düşünülmektedir.
Cinsel kimlik belirsizliği yaşayan ergenlerin çoğu ilk başta yaşadıkları durumu anlamlandırmakta ve kendilerini ifade etmekte zorlanabilir. Kişilerin kim olduğu sorusunu cevaplamaya çalıştığı bu dönemde kendisini çevresinden farklı hissetmesi başta kendisini oldukça yalnız ve suçlu hissetmesine neden olabilir. Ergenler bu dönemde akranlarının zorbalığına uğramamak için kendi eğilimlerini bastırmaya ya da baskılamaya gidebilir. Yine bu dönemde ailenin baskılayıcı bir tutum içinde olması bireyin kendi içine kapanmasına ve kendisinden utanmasına neden olabilir. Yakın çevrenin ve toplumun farklı cinsel kimlik ve cinsel yönelim duyan kişilere yönelik ayrımcı ve dışlayıcı bir tutum içinde olması, kişinin en çok desteğe ihtiyaç duyduğu dönemde desteksiz kalmasına neden olabilir. Bu da kendisini farklı hisseden ergenin başlangıçta sıklıkla kaygı bozuklukları ya da depresyon şikayetiyle kliniklere başvurmalarına neden olabilir. Bu noktada, ebeveynlerin kapsayıcı ve anlayışlı bir tavır içinde olması, kendi beklentileriyle uymayan bir durumla karşılaştıklarında cezalandırıcı ya da yargılayıcı bir yaklaşım içinde olmaması çok önemlidir. Cinsel yönelimi ve kimliğinin farklı olduğunu hisseden ergen bireylerin kendi doğrularını yanlışlarını kendisinin bulması için destekleyici bir tedavi alması önem arz etmektedir. Çocuklarının farklı bir cinsel yönelime ya da cinsel kimliğe sahip olduğunu kabullenmek anne babalar için de oldukça zor bir süreç olabiliyor. Bu noktada ailelerin de terapi desteği alması hem kendi önyargı ve beklentilerini hem de çocuklarının gereksinimlerini anlamaları açısından son derece önemlidir.
Ergenlerde anksiyete duygusal, davranışsal ve fizyolojik tepkilere yol açabilir.
Okul yaşantısı, sınav, aile ilişkileri, arkadaş ilişkileri vb. durumlar kaygıya neden olabilmektedir. Kaygıya neden olan durumun saptanması baş etme stratejisi geliştirmek için önem arz eder. Anne babalar sürece aktif katılım göstererek, çocuklarının duyguları hakkında konuşmalar yapmalı, kendi yaşam deneyimlerinden örnekler vererek empatik bir bakış açısı geliştirmelidir. Ergenlerde depresyon belirtileri ise; Sürekli bir mutsuzluk hali, hiçbir şey yapmak istememek, keyifsiz ve isteksiz olma durumu, ağlama nöbetleri, alınganlık, uyku ve yeme bozuklukları, aşırı kilo alma ya da kilo kaybı, hareketlerde ağırlaşma, içe kapanma olarak kendini gösterebilir. Ergenlerdeki davranışsal farklılıklar iki hafta veya daha uzun zamandır devam ediyorsa bir uzman desteği alınmalıdır.
Sağlık rehberimizden içerikler görüntüleyin.
Periyodik olarak haber bültenimizi size ulaştıralım.
Nesilden nesile hayat bize GÜVEN diyor.
Güven Hastanesi hizmet standartları ile JCI tarafından akredite edilmiştir. JCI şikayet bildirimlerinizi buraya tıklayarak yapabilirsiniz.
Kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikalarına ilişkin aydınlatma metnimize buradan kişisel veri işleme envanteri ve kişisel verilerin korunması politikamıza ise buradan ulaşabilirsiniz.