Gebelik zehirlenmesi, tıbbi adıyla preeklampsi, 20’nci gebelik haftasından sonra görülen tansiyon yüksekliğine, idrarda protein kaçağının eşlik etmesiyle oluşan bir rahatsızlıktır.
Gebelik zehirlenmesinin nedeni tam olarak aydınlatılamamıştır. Ancak; hastanın ilk gebeliği olması, ileri yaş gebeliği, önceki hamileliklerinde gebelik zehirlenmesi öyküsü, çoğul gebelik, obezite, kronik hipertansiyon gibi etkenler gebelik zehirlenmesine neden olan risk faktörlerindendir.
Yüksek tansiyon, ödem, geçmeyen baş ağrısı, görme bozuklukları, karnın üst bölümünde ağrı, sırt ve mide ağrısı ve nefes darlığı gebelik zehirlenmesinin belirtileri arasında gösterilir.
Peki, gebelik zehirlenmesi nasıl tedavi edilir?
Güven Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Uzm. Dr. Sedef Ramoğlu, gebelik zehirlenmesi hakkında bilgi verdi.
Halk arasında gebelik zehirlenmesi olarak bilinen preeklampsi hastalığı, 20’nci gebelik haftasından sonra görülen tansiyon yüksekliğine, idrarda protein kaçağının (proteinüri) eşlik etmesiyle oluşan bir rahatsızlıktır.
Gebelik zehirlenmesinin belirtileri şunlardır:
Tansiyon yüksekliği: Daha önce normal kan basıncına sahip bir kadında 20’nci gebelik haftasından sonra ortaya çıkan sistolik 140 mmHg ve /veya diastolik 90 mmHg ve üzeri ölçülen kan basıncı gözlenir.
Ödem: Protein kaybına bağlı olarak vücutta özellikle bacaklarda artan şekilde yaygın ödem sık gözlenir. Artan kan basıncı ve ödem nedeniyle gebede;
Gebelik zehirlenmesinin nedeni tam olarak anlaşılamamaktadır. Ancak, annenin gebeliğe adaptasyonu esnasında oluşması gereken damarlanma değişikliklerinin aksine, damar içerisinde hasarlanmalar ve bu hasarlanmaya ikincil olarak salgılanan maddeler nedeniyle damarlarda daralmanın olması ve kan akımında direnç oluşturması gebelik zehirlenmesine yol açabilir.
Damar hasarlanmasına ikincil olarak böbrek damarlarında hasarlanmalar ve idrarda protein kaçağı gözlenir. Yine damarsal etkiler dolayısıyla akciğer ödemi, baş ağrısı, bulanık görme gibi belirtiler verir. Fetusta ise artan kan akımı direncinden dolayı, gelişme geriliği ve oligohidramnios (su miktarında azalma) gözlenebilir.
Bu bozulmuş mekanizmanın oluşmasında genetik yatkınlık başta olmak üzere çeşitli risk faktörleri söz konusudur.
Gebelik zehirlenmesine neden olabilecek risk faktörleri şunlardır:
Ayrıca;
Gebelik zehirlenmesi, risk faktörü altında olan kişilerde özellikle gözlenebildiği gibi, nadir de olsa risk faktörü olmayan gebeliklerde de gözlenebilir. Tüm dünyadaki gebeliklerin yaklaşık yüzde 5‘ inde gebelik zehirlenmesi gözlenmektedir.
Gebelik zehirlenmesinde ortaya çıkan damar hasarı tüm organları etkileyerek yaygın değişikliklere neden olur.
Gebelik zehirlenmesinin en erken belirtisi kan basıncındaki değişikliklerdir. Tansiyon yüksekliği zamanla artar 140/90 ≤ seviyesine ulaşır. Ayrıca, damar geçirgenliğin artışına bağlı olarak yaygın ödem gözlenir. Yine damarsal değişikliklere bağlı oluşan baş ağrıları, şiddetli ve ağrı kesicilere düşük yanıt veren türdedir.
Gözdeki damarsal değişikliklere bağlı gözde ışık çakması şeklinde uçuşmalar olarak tarif edilen görüntü bozuklukları ya da görme alanı kayıpları yaşanabilir. Reflekslerde artış gözlenir. Damarsal hasarlanmalar ve hipertansiyon birleştiğinde ileri vakalarda nöbet ve felçlere yol açabilir
Akciğer ödemi ve idrar çıkışında azalma gebelik zehirlenmesinde ortaya çıkan diğer komplikasyonlardır
Fetal kanlanmanın bozuk olması ve plasenta damarlarındaki kan akımındaki direnç dolayısıyla bebekte gelişme geriliği ve amniyotik sıvı miktarında azalma gözlenebilir. Ancak preeklampsi, gebeliğin sonlarında doğru gelişmiş ise bu bulgular gözlenmeyebilir. Nadir durumlarda ve şiddetli preeklampsi varlığında plasenta dekolmanı (ayrılması) bebeğin hayatını tehlikeye atan nadir bir durumdur.
Gebelik zehirlenmesi tanısında klinik olarak kan basıncı (tansiyon yüksekliği) ölçümlenir. Sistolik 140 mmHg ve /veya diastolik 90 mmHg ve üzeri ölçülen kan basıncı gözlenir.
Klinik şüphe olan olgularda 24 saatlik idrarda protein ölçümünde 300 mg ve üzerinde protein miktarı saptanması gebelik zehirlenmesi tanısını doğrular. Ölçüm yapılamayan merkezlerde rutin idrar tetkikinde ++ pozitif protein saptanması olarak değerlendirilebilir.
Serum kreatinin seviyesinde yükselme (1.1 mg/dl üzerindeki değerler) ve karaciğer enzimlerinde yükselme görülmesi de gebelik zehirlenmesi teşhisinde önemlidir. Ayrıca, damar hasarına bağlı ‘trombosit’ adı verilen pıhtılaşma hücrelerinin sayısında azalma gözlenir. İlerleyen/şiddetli vakalarda bu durum daha yoğundur.
Gebelik zehirlenmesi tedavisinde öncelikli hedef, bebeğin sağlıkla doğumunu sağlayacak süreye kadar kan basıncını kontrol altına almaktır. Bu nedenle anneye, antihipertansif ilaç (yüksek kan basıncını tedavi etmek için kullanılan ilaçlar) tedavisi başlanır.
Erken doğum riski mevcutsa, bebeğin akciğer gelişimini sağlamak amacıyla kortikosteroid tedavisi uygulanır.
Bebek, anne karnındaki gelişimi ve sağlığı açısından monitorize edilmeli ve yakın takip edilmelidir.
Tedaviye yanıt alınamıyor ya da klinik bulgularda kötüleşme mevcut ise, 34 haftadan sonra mutlaka doğum planlanmalıdır. 24 ila 34’üncü gebelik haftaları arasındaysa anne ve bebeğin durumuna göre karar verilmelidir. Neticede bu hastalığın nihai tedavisi doğum ile gebeliğin sonlandırılmasıdır.
Sağlık rehberimizden içerikler görüntüleyin.
Periyodik olarak haber bültenimizi size ulaştıralım.
Nesilden nesile hayat bize GÜVEN diyor.
Güven Hastanesi hizmet standartları ile JCI tarafından akredite edilmiştir. JCI şikayet bildirimlerinizi buraya tıklayarak yapabilirsiniz.
Kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikalarına ilişkin aydınlatma metnimize buradan kişisel veri işleme envanteri ve kişisel verilerin korunması politikamıza ise buradan ulaşabilirsiniz.