Gebelikte Sağlıklı Beslenmenin Püf Noktaları

GÜVEN SAĞLIK GRUBU

Paylaş:

Gebelikte Sağlıklı Beslenmenin Püf Noktaları

Gebelikte alınan kilolar, uzak durulması gereken besinler, sütü artıran gıdalar anne adaylarının sıklıkla araştırdığı konuların başında geliyor. Gebelik ve doğum sonrasında beslenme biçimi, hem annenin hem de bebeğin sağlığını etkiliyor. Güven Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Ladin Savaş, gebelik ve sonrasında beslenmeye dair merak edilen tüm soruları sizler için yanıtladı.

Gebelikte Sağlıklı Beslenmenin Püf Noktaları

İçindekiler

Anne adayları gebe kalmadan önce kilolarına dikkat etmeli mi?

Anne adaylarının gebelik sırasında olduğu gibi gebeliğe hazırlanırken de kilolarına dikkat etmeleri gerekmektedir. Normal kiloda olmak gebe kalmak isteyen bir kadın için daha avantajlıdır. Fazla zayıf veya fazla kilolu olmak gebelik için tehlikeli olabilmektedir. Fazla kilolar, gebeliğe bağlı gelişen yüksek tansiyon ve gebelikle beraber ortaya çıkan şeker hastalığı gibi ciddi sağlık sorunlarının doğmasına neden olabilmektedir. Bu nedenlerle gebelik öncesi ideal kiloya ulaşmaya gayret edilmelidir.

Gebelik süresince ortalama kaç kilo alınıyor?

Anne adaylarının gebelik süresince ortalama 11–14 kilo alması normal kabul edilmektedir. Gebeliğe başlangıç kilosunun az veya aşırı olmasına göre toplam kilo alımı farklılık gösterebilmektedir. Gebelikte “İki can taşıyorum, iki kişilik yemeliyim” mantığı doğru değildir. Bu algı kontrolsüz kilo alınmasına sebep olabilmektedir.

Olması gerektiği kadar kilo alan bir annenin hem gebeliği daha sağlıklı geçecek hem de doğumu daha kolay ve risksiz gerçekleşecektir. Ayrıca annenin, doğumdan sonra normal kilosuna dönmesi de daha kolay olacaktır.

Anne ve çocuk sağlığı için gebelikte nasıl bir beslenme şekli uygulanmalıdır?

Gebelikte yeterli miktarda kalsiyum tüketimi daha sonraki dönemde anne adayını osteoporoz riskinden korumaktadır.

Günlük süt ürünleri tüketimi yaklaşık 3-4 porsiyon olmalıdır. Her gün en az 1 su bardağı süt, 1 kase yoğurt ve 2-4 parmak boyutunda peynir muhakkak tüketilmelidir. Yumurta protein açısından oldukça zengin bir gıda kaynağıdır. Gebelik sürecinde 1 adet yumurta günlük beslenme rutinine eklenmelidir. Kırmızı et önemli bir protein kaynağı olduğundan haftada 3 kere beslenme listesinde bulunmalıdır. Günlük porsiyon planlaması 3-4 köfte büyüklüğü olarak planlanmalıdır. Gebelikte artan demir ihtiyacına da destek sağlayacak bu tüketimin sebze ve meyve gibi C vitamini kaynağı besinler ile birlikte yapılması besinlerde bulunan demirin vücutta emilmesine fayda sağlamaktadır. Balık, içeriğindeki omega 3 asitleri ile protein bakımından oldukça zengin bir besindir. Ancak bazı balık türlerinde bulunan yüksek civa oranı bebek için tehlikeli olabilmektedir. Bu nedenle haftada 2 kere toplam 350 gramdan fazla olmayacak şekilde levrek, çupra, somon gibi büyük balıkların tüketimi olumlu yönde önem taşırken; midye, istiridye, kılıçbalığı, suşi ve uskumru gibi deniz ürünlerinin tüketilmesi ise zararlı kabul edilmektedir.

Diğer beyaz et tercihi de haftada iki kere, günlük porsiyon planlaması 3-4 köfte büyüklüğünde olacak şekilde tavuk ve hindi olarak tercih edilebilir. Et, tavuk, balık tüketilemiyorsa günlük et grubu tüketimi yerine 6-8 yemek kaşığı kadar kuru bakliyat yemekleri veya 2-3 kibrit kutusu kadar peynir ya da 2-3 adet yumurta tüketilebilir. Vitamin, mineral ve posa ihtiyacı için günde 3 porsiyon meyve ve 2 porsiyon sebze tüketilmelidir. Omega 3 ve 6 yağ asitleri bakımından zengin olan ceviz günde 2 adet bütün olacak şekilde beslenme listesinde yer almalıdır. Su tüketimi rahim kasılmalarını azaltmakta, idrar yolu enfeksiyonu ihtimalini düşürmekte, kabızlığı ve vücudun ödem tutmasını engellemektedir. Su tüketimi asla ihmal edilmemeli, günde en az 2,5-3 litre su içilmelidir.

Anne adaylarının tüketmemesi gereken besinler nelerdir?

Anne adayları bebeğin sağlığını riske atabilecek yiyeceklerden uzak durmalıdır. Pastörize edilmemiş süt ve peynir çeşitleri, sağlığa zararlı bazı bakterilerin gelişmesi açısından oldukça uygun bir ortam hazırlamaktadır. Dolayısıyla, gebelik sırasında bu ürünlerden kaçınılmalıdır. Aynı şekilde, çiğ veya tam pişmemiş yumurta ve et ürünleri de gıda zehirlenmeleri vakalarında en yaygın neden olan Salmonella bakterisinin oluşumuna neden olabilmektedir. Et ve et ürünlerini tüketmeden önce bu gıdaların iyice pişirildiğinden emin olunmalıdır.

Gün içerisinde çay tüketimi demli olmamak şartıyla 2-3 fincanı, kahve tüketimi ise günde 1 fincanı geçmemelidir. Düşük riskini önlemek adına bitki çayı tüketiminden kaçınılmalıdır. Hipertiroidi durumu yoksa yemeklerde iyotlu tuz kullanılmalıdır. Yüksek tansiyon durumunda yemekler tuzsuz veya az tuzlu pişirilmelidir.

Gebeler diyet yapabilirler mi?

Gebelik, diyet yapmak için uygun bir zaman değildir. Planlı gebelikler öncesinde ideal kiloya ulaşmak bu güzel serüven için iyi bir başlangıç olacaktır. Gebelik süresince sağlıklı bir bebeğin gelişimini sağlamak için çoğu besin ögesinin gereksinimi artmaktadır. Bu nedenle gebelikte yeterli ve dengeli beslenme büyük önem taşımaktadır. Bebek, anne rahminde annenin yedikleriyle beslenip büyümektedir. Gebeliğin ilk üç ayında kaloriyi artırmaya ve kilo almaya gerek yoktur. Devam eden aylarda ise uygun kilo kazanımı ile bebeğin sağlıklı bir şekilde büyümesi sağlanabilmektedir. Gebeliğe fazla kiloyla başlanmış dahi olsa bu dönemde hızlı kilo verdiren diyetleri uygulamak, anne ve bebeğin sağlığı açısından uygun değildir

Yeterli ve dengeli beslenerek, fiziksel aktiviteyi uygun düzeyde tutarak hem bebeğin gelişimine katkıda bulunup hem de kontrollü ağırlık kazanımıyla gebeliği devam ettirmek hedeflenmelidir. Bu şekilde hem anne adayı hem de bebek için daha sağlıklı ve konforlu bir gebelik olacaktır.

Doğumdan sonra anneler nasıl beslenmeli?

Annenin bebeğini emzirirken salgıladığı süt, tükettiği besinlerin bir ürünüdür. Doğum sonrası beslenmede iki temel amaç vardır. Bunlardan biri annenin besin deposunu dengede tutmak diğeri ise sütün verimliliğini artırmaktır.

Emzirme döneminde annenin kaliteli süt salgılaması için normal gereksinimine ek olarak, besin ögelerinden yeterli ve dengeli miktarlarda alması gerekmektedir. Gebelik sonrası beslenme döneminde anne eğer ek olarak enerji ve diğer besin ögelerini alamaz ise kendi vücudundan harcar ve sağlığı bozulur. Bu durumda bebeğine de yeterli ve kaliteli süt veremez. Anne vücudunda üretilen sütün miktarı, annenin beslenmesi konusundaki en iyi göstergelerden biridir. Emzirme döneminde beslenme, gebelikte olduğundan çok farklı değildir. Ancak artan gereksinimleri karşılarken, dikkat edilmesi gereken konular bulunmaktadır. Anneye ve dolayısıyla bebeğine gaz yapabilmeleri nedeniyle kuru bakliyat ve karnabahar, pırasa, brokoli, turp, lahana gibi sebzelerin tüketimi, bebeğin gazını rahat çıkarabildiği döneme ertelenmelidir. Besinleri korumak amacıyla eklenen katkı maddeleri, anne sütüne geçebilmektedir. Bu nedenle katkı maddesi içeren hazır yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Çok yağlı ya da çok şekerli besinlerin aşırı tüketimi süt üretimini artırmaz. Bu besinler su ihtiyacına neden olur. Dolaylı yoldan su tüketimi ile süt üretiminin desteklendiği zannedilir. Süt üretimini sağlayabilmek için su içmek yeterlidir. Günde 4 fincanı geçmemek kaydı ile bitki çayı tüketilebilir. Bitki çayları ıhlamur, rezene, ısırgan otu çayı ve anne çayı ile sınırlandırılmalıdır. Kahve, kafein içeriği nedeniyle tüketilmemelidir. Kafein anne sütüne geçmektedir. Kafein bebekte uykusuzluk, huzursuzluk ve bağımlılığa yol açabilmektedir.

Anne sütünü artıran besinler var mı? Emziren anneler için özel bir besin program uygulanabilir mi?

Anne sütünü artırmanın ilk ve en önemli şartı sıvı tüketimini artırmaktır. Bu nedenle günde en az 2,5-3 litre su tüketilmesi gerekmektedir. Sıvı alımını artırırken bitki çaylarından destek alınabilir. Örneğin ısırgan otu çayının anne sütü oluşumunda olumlu etkileri bilinmektedir. Rezene çayı annenin gaz problemini rahatlatmakta, papatya çayı da annenin rahat uyumasına ve psikolojik olarak rahatlamasına yardımcı olmaktadır. Daha çok alkolsüz bira veya malt içecek olarak tercih edilen arpanın ya da çimlenmiş arpa suyunun, anne sütünün verimliliğini ciddi anlamda artırdığı gözlenmiştir.

Annenin tükettiği besinler süt aracılığıyla bebeğe geçiyor mu?

Emziren annenin tükettiği her besin sütüne geçerek bebeği doğrudan etkileyebilmektedir. Bu sebeple, emziren annenin bu dönemde tüketmemesi ya da sınırlı tüketmesi gereken bazı besinler vardır. Emzirme döneminde gaz sıkıntısı, çok sık karşılaşılan bir problemdir. Çiğ sebzelerin süt artırıcı özelliği olduğu kadar gaz yapıcı özelliği de vardır. Bu nedenle özellikle ilk haftalarda çiğ sebze tüketiminden kaçınılmalıdır. Emzirme döneminin ilk 10 günü meyveler gaz yapabileceği için komposto şeklinde tüketilmelidir. Diğer gaz yapıcı besin grubu olan kuru bakliyat veya karnabahar, brokoli, lahana, pırasa gibi gaz yapıcı sebzeler de tüketilmemelidir. İlerleyen haftalarda bu besinler kontrollü olarak anne beslenmesine eklenmelidir. Anneler bebeklerinin tepkisine göre hangi besinleri diyetlerinden çıkaracaklarını tespit edebilirler. Annenin tükettiği bazı besinler emzirme döneminde bebekte alerjiye de neden olabilmektedir. Böyle bir durumda profesyonel destek alınmalı ve annenin beslenmesi dikkatli bir şekilde planlanmalıdır.

Sağlık Rehberi

Sağlık rehberimizden içerikler görüntüleyin.

Haber Bültenimize üye olun.

Periyodik olarak haber bültenimizi size ulaştıralım.

...

Nesilden nesile hayat bize GÜVEN diyor.


Güven Hastanesi hizmet standartları ile JCI tarafından akredite edilmiştir. JCI şikayet bildirimlerinizi buraya tıklayarak yapabilirsiniz.

Kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikalarına ilişkin aydınlatma metnimize buradan kişisel veri işleme envanteri ve kişisel verilerin korunması politikamıza ise buradan ulaşabilirsiniz.


Sayfanın son güncellenme tarihi: 16-08-2024