Crohn ve ülseratif kolit olarak sınıflandırılan iltihaplı bağırsak hastalığı olan, ‘Inflamatuvar Bağırsak Hastalığı’nın (İBH) son zamanlarda hızla yaygınlaşmaya başladı. Uzmanlar, bu hastalık konusunda birçok uyarı yapmasına rağmen, günümüzde yaşadığımız yoğun stresli yaşam koşulları ve sağlıksız yaşam alışkanlıkları hastalığı tetikleyen başlıca nedenler arasında.
Güven Hastanesi Gastroenteroloji Bölümünden Doç. Dr. Özgür Harmancı, inflamatuvar bağırsak hastalığının sindirim sisteminin iç yüzeyinin iltihaplanmasıyla birlikte hastalığın özellikle atak dönemlerinde hayat standartlarını düşürdüğünü dile getirdi. Hastalığa ilişkin detayları şöyle anlattı:
İnce ve/veya kalın bağırsakta olan bağırsak katmanlarının şiddetli iltihaplanması ile kendisini belli eden hastalık grubuna inflamatuvar bağırsak hastalığı (İBH) adı verilmektedir.
Bu hastalık grubu oldukça karmaşık nedenlerle ortaya çıkmaktadır. Günümüzde en kabul gören teoride; genetik yatkınlık zemininde çevresel ve psikososyal faktörlerin (aşırı stres, sıkıntı ve üzüntü) tetiklemesi ile ortaya çıkan hastalığın gelişiminde ve devamında da bağırsakta yaşayan mikroorganizmaların (mikrobiyom) devamlı rol oynadığı bir gelişim ve devamlılık sürecine sahip oldukları kabul edilmektedir. Bu sebeple aynı hastalık teşhisi olan iki insan arasında hastalığın organ tutulum yaygınlığı, hastalığın şiddeti, tedaviye yanıtı, iyileşme hızı, komplikasyonların gelişimi gibi hastalık özellikleri de çok farklılık arz etmektedir. Bu sebeple her hasta kendine özgü gidişatı ve tedavi süreci olan farklı bir hastalık gibi kabul edilerek bireysel olarak uzman kişilerce takip edilmelidir.
Esas olarak 3 ana grupta değerlendirilmektedir. Bunları da Ülseratif Kolit, Crohn Hastalığı ve Sınıflandırılmamış Kolit olarak özetleyebiliriz.
Ülseratif kolit adını verdiğimiz hastalıkta bağırsakta hemen her zaman rektum adı verilen en son kalın bağırsak kısmında başlayan ve yukarı doğru ilerlemeye meyilli bir iltihaplanma söz konusudur. Bu hastalıkta sadece en iç katmanda şiddetli iltihaplanma olmakta ve bu mukoza adını verdiğimiz katmanın hasar görmesine neden olarak bağırsakta milimetrik veya santimetre boyutunda ağızda çıkan aftlara benzeyen ülserlere dönüşmektedir. Sonuç olarak hastalığın yarattığı iltihaplanma neticesinde ateş, kanlı ishal, karın ağrısı, halsizlik, yorgunluk, demir eksikliği gibi çok önemli şikâyetlere sebebiyet vermektedir. Zamanında tanı alamamış ve tedavi olamamış kişilerde bu şiddetli iltihabın sonunda toksik megakolon denilen ve hayati risk taşıyan bir acil durum ortaya çıkabilir. Bu durumda bağırsakların tamamen iltihap nedeni ile iflas ettiği ve çürümeye başladığı bir durum olup acil ameliyat gerektirebilen bir riskli durum söz konusudur. Bu sebeple erken teşhis ve erken tedavi başta hasta hayatını korumak ve organ kaybını engellemek için çok önemlidir.
Crohn hastalığı her ne kadar iltihaplı bağırsak hastalığı olarak geçse de ağızdan anüse dek tüm organları tutabilen bir rahatsızlıktır. Ancak en çok ince bağırsağın son kısmı ile kalın bağırsağın başladığı kesimi etkilediğinden dolayı İBH grubunda kabul edilir. Crohn hastalığı genellikle bağırsak duvarının tümünü etkileyerek iltihabın sonucunda sıklıkla şiddetli bağırsak daralması veya yandaş organlara iltihabın yayılması neticesinde iltihap tünelleri açılmaktadır (fistül).
İshal ve karın ağrısı en sık belirtidir. Bunun yanı sıra dışkıda kan, iltihaplı akıntı, gece uykudan uyandıran karın spazmları ve ishal tipiktir. Bağırsaklarda gaz sancısı, tıkanıklık bulguları (gaz ve dışkı çıkaramama ve karında anormal şişkinlik gelişmesi) kilo kaybı, ateş, şiddetli halsizlik ve yorgunluk en önemli belirtilerdir.
Ailede birinci derecede İBH olması riski oldukça arttırmaktadır. Ayrıca diğer iltihabi hastalıkların varlığı da İBH oluşma riskini arttırır. Bunlar arasında romatizmal hastalıklar, ankioza spondilit, primer sklerozan kolanjit adı verilen safra yolu iltihabı, Haşimoto guatrı ve Tip 1 diyabet sayılabilir.
En net teşhis yöntemleri olarak, hastalığın iltihap yaptığının tespiti için kan ve dışkı tetkikleri yanı sıra kolonoskopi altın standart tanı yöntemlerindendir. Bu sebeple kolonoskopi hem görsel teşhis hem de biyopsi alınmasına imkan sağladığı için çok değerli ve mutlaka deneyimli doktorlar tarafından yapılması gereken bir işlemdir.
İBH tedavisinde diyet, psikososyal faktörler, stres yönetimi gibi yan unsurların usule uygun takibi ve düzeltilmesi çok gereklidir. Temel tedavide ise iltihabı baskılayan ve çeşitli basamaklarda sınıflandırılan anti-inflamatuar ilaçlar, kortizon, bağışıklık hücresi baskılayıcı ilaçlar ve iğne tedavileri kullanılmaktadır. Seçilmiş hastalarda mikrobiyom düzenlenmesi, dışkı transplantasyonu ve sıra dışı ilaçlar gibi deneysel tedaviler de gündeme gelebilmektedir. İlaç ile tedaviye yanıt vermeyen olgularda da cerrahi her ne kadar organ kaybına yol açsa da artık günümüzde belli hasta gruplarında daha erken karar verilebilen bir tedavi yöntemi olarak kullanılabilmektedir.
İrtiabl bağırsak sendromu hassas bağırsak sendromu olarak da adlandırılan bağırsakların sinir-kas koordinasyonunun bozulduğu kompleks bir hastalık grubudur. Bağırsaklar çok az, çok fazla veya değişken türde çalışarak kabızlık, karın ağrısı ve ishal gibi İBH benzeyen şikayetlere neden olabilmektedir. Birbiri içine geçmiş belirtilerin her iki durumda da olması nedeni ile düzgün ve kabul edilebilir tetkikler yapılmadan bir hastaya doğrudan irritabl bağırsak tanısı konulmasını doğru bulmuyoruz.
Hastalığı ortaya çıkması ve devamlılığını sağlayan kimyasal maruziyetinin en aza indirilmesi için paketli tüm ürünlerin en aza indirilmesi çok önemlidir. Sebze ve meyvelerin aşırı kısıtlanmadan az-orta miktarlarda tüketilmesi önerilir. Laktoz hassasiyeti nedeni ile süt içilmesi pek önerilmemektedir. Hastalığı aktif olduğu dönemlerde baharat ve çay-kahve-gazlı içecekler gibi bağırsak hareketlerini uyaran gıdaların tüketimi sınırlandırılmalıdır. Bir önemli nokta da olası fırsatçı enfeksiyonların engellenmesi için hazır gıda ve fast-food türevi yiyecekler tüketilmemelidir. Bu süreçte hastalarımıza diyetisyenlik bir oldukça büyük destek vermektedir.
Bu durum insanların genlerinde yerleşmiş ve kuşaklardan kuşağa iletilen bir genetik yatkınlık nedeni ile oluştuğundan dolayı özellikle aile öyküsü olan bireylerin mutlaka bağırsak şikayetleri olduğunda hastaneye başvurmalarını gerektiren ve önlenmesi şimdilik pek mümkün olmayan bir durumdur.
İBH nedeni ile olan kronik iltihaplanma yaklaşık 8 yıl sonra kolon kanseri riskini arttırmaktadır. Bazı hastalarda safra yolu kanseri riski de artmaktadır. Bu sebeple belli risk kriterleri olan hastalarda rutin kolonoskopi ve diğer tarama yöntemleri ile taramalar yapılmalıdır.
Hastalığı ortaya çıkışı her hangi bir yaşta olabilir. İstatistiksel olarak 20-30 yaş arası gençler ve 50-70 arası orta ileri yaşlarda daha fazla ortaya çıkmaktadır. Daha önce sayılan diğer hastalıkların varlığı da aile öyküsünden sonra en fazla hastalık ortaya çıkma riskini belli etmektedir.
İBH etkeni olan bağışıklık sistemi hücresel hafızayı kullandığı için bu hücreler hayat boyu bağışıklık sisteminde depolanmaktadır. Bu nedenle çok az insanda İBH kendiliğinden kaybolabilmektedir. Özellikle çok uzun süre tedavi alan hastalarda bu hücrelerin ortadan kaybolmaları neticesinde hastalık da kaybolabilir. Ancak büyük bir oranda hastalara hayat boyu takip ve tedavi gerekmektedir. Bu sebeple hastalarımız konusunda uzman ve deneyimli merkezlerde takip ve tedavilerini yaptırmalı, rutin kontrol ve kolonoskopi işlemlerini düzenli olarak planlanlayarak uzun vadeli komplikasyonlardan korunmalıdır.
Sağlık rehberimizden içerikler görüntüleyin.
Periyodik olarak haber bültenimizi size ulaştıralım.
Nesilden nesile hayat bize GÜVEN diyor.
Güven Hastanesi hizmet standartları ile JCI tarafından akredite edilmiştir. JCI şikayet bildirimlerinizi buraya tıklayarak yapabilirsiniz.
Kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikalarına ilişkin aydınlatma metnimize buradan kişisel veri işleme envanteri ve kişisel verilerin korunması politikamıza ise buradan ulaşabilirsiniz.