Kanser tanısı almak; psikolojik sıkıntı, fiziksel acı ve geleceğe yönelik kaygıları düşündürmesi gibi nedenlerle hayatın en rahatsız edici ve moral bozucu olaylarından biri olarak tanımlanıyor. Hastalığın kabul edilmesinin ardından hasta ve yakınları arasında iş birliği ve güvene dayalı etkili bir iletişim kurulması, bu zor sürecin daha kolay atlatılmasına yardımcı oluyor. Güven Hastanesi Psikiyatri Bölümünden Psiko-onkolog Gözdem Özdem Akaydın, kanser hastalarıyla iletişim kurarken dikkat edilmesi gerekenler ile ilgili bilgi verdi.
Bireyin bedensel, ruhsal ve sosyal profillerinden bağımsız olarak hastalık tanısı alması, zor bir yaşam olayıdır. Yaşam dengesinde tehditler, engeller ve belirsizlikler içeren, duygusal krize neden olabilen bir deneyimdir. Birey, bu aşamada doğal sıkıntılarından, kaygı - yas tepkisine, narsistik bütünlüğün tehdit edildiği duygulanıma dek tepkiler gösterebilmektedir. Ayrılık endişesi, gelecek endişesi, ölüm korkusu, vücudun organ ve bölümlerinin zedeleneceği kaygısı, pişmanlık ve suçluluk gibi duygular bireylerin; duygu-durumu, zihinsel işlevi, duygusal otonomisi, bedensel imgesine olan etkisi ile hasta ve yakınlarının sosyal alanlarını etkilemektedir.
Bu süreçte duygular karmakarışık bir hal aldığından geçmişte kullanılan problem çözme becerileri etkisizleşebilmektedir. Gerek duygusal gerekse zihinsel sorunların, çıkmazların üstesinden gelebilmeleri için gerekli çözümler üretememeleri anlaşılır bir durum sayılmalıdır. Kanser tanısına verilen ilk tepkiler; şok, inkar, öfke ile ifade edilebilir. Bu tepkilerden sonra hasta ve yakınlarının tedaviye ilişkin karar vermesi ve zorlayıcı olabilen tedaviler ile baş etme süreçleri başlar. Kanser, hastalar üzerinde uzun süre devam edebilen ve hayatlarını ciddi şekilde etkileyip, yaşam kalitesini bozabilen bir hastalık olduğu için, hasta ve yakınlarının hastalığı kabul edip uyum sağlama süreçleri, tedavinin psikolojik açıdan en önemli aşamalarından biridir. Tanı ve tedavi sürecinde kanser hastası ile iletişim kurulurken yapılmaması gerekenlere özen göstermek önem taşımaktadır.
Ahlak dersi verir gibi konuşmaktan kaçının: Ahlak, toplumumuzda önemli bir yeri olan ve ilişkilerimizde de kendini çok sık gösteren bir tutumdur. Bu tutum söylemlerimizde; “Öyle yapmalısın” ya da “Bu böyle olmamalıydı” gibi ‘-meli, -malı’ kalıplarında ortaya çıkar. Kanser hastaları ile iletişim kurarken bu kalıplarda uzak durmakta fayda vardır.
Ad takmayın ya da isimlendirmeyin: Bu durum, değersizlik duygularının ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Değersizlik duygusu ile baş etmeye çalışan kanser hastası, daha güçlü görünme isteğiyle dirençli bir tutum sergileyebilir.
Tedavi sürecini analiz etmeyin: Hastanın tedavi sürecini yorumlamak hasta için tehdit edicidir. Aynı zamanda anlaşılmadığını hissetmesine yol açabilir. Hasta kendisi ile ilgili bir paylaşımda bulunduğunda yorum ve analiz yapmak yerine ne olduğunu anlamaya çalışın.
Emir vermeyin: Otoriter kişiler, karşısındaki insanlara emir vermeye yatkındır. “İlacını içmelisin” gibi bildirimlerde bulunmaktan kaçının. Hastanın ilacını içmek zorunda olduğunu bildiğini fakat yalnızca zorlandığını dile getirmeyi çalışabileceğini unutmayın.
Mantık yolu ile ikna etmeye çalışmayın: Hastayla ihtiyacı dışında bilgi paylaşılması kendisini yetersiz hissetmesine yol açabilir. Kendini bilgisiz ve yetersiz hisseden hastalar söylenenlere karşı çıkmaya ve savunucu davranmaya başlar.
Konuyu değiştirmeyin: Hasta cesaretini toplayıp durum ile yüzleşmeye hazır olduğunda onun gündemini değiştirmeden dinleyip, anlamaya çalışın.
Sağlık rehberimizden içerikler görüntüleyin.
Periyodik olarak haber bültenimizi size ulaştıralım.
Nesilden nesile hayat bize GÜVEN diyor.
Güven Hastanesi hizmet standartları ile JCI tarafından akredite edilmiştir. JCI şikayet bildirimlerinizi buraya tıklayarak yapabilirsiniz.
Kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikalarına ilişkin aydınlatma metnimize buradan kişisel veri işleme envanteri ve kişisel verilerin korunması politikamıza ise buradan ulaşabilirsiniz.