Kasık fıtığı, kas ve bağ dokuları arasındaki zayıf bir alan ya da bir yırtıktan karın içindeki organların veya yağlı dokuların bir kese içerisinde dışarı çıkması durumudur.
Kasık bölgesinde, ayakta durmakla beliren şişlik kasık fıtığının temel belirtisi olarak gösterilir. Ayrıca bu şişlik, hasta yatınca kendi kendine kaybolabilir veya bazen hastanın eliyle bastırması sonucu yok olur.
Kasık fıtığı tedavisi cerrahi girişimler ve ameliyatlarla yapılır. Kasık fıtığının cerrahi tedavisinde amaç; fıtıklaşmış organları ve fıtık kesesini yeniden karın içi boşluğuna yerleştirmek ve karın duvarındaki zayıflığı yeniden fıtık oluşmayacak şekilde gidermektir.
Peki, kasık fıtığı ameliyatında hangi cerrahi yöntemlere başvurulur?
Güven Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Uzm. Dr. Sarp Kaya Görür, kasık fıtığı ve ameliyatı hakkında merak edilenleri yanıtladı.
En basit tarifi ile “fıtık”, vücuttaki bir açıklıktan organların dışarıya doğru çıkmasıdır. Daha kolay anlaşılabilmesi için bir örnekle açıklayalım. Su dolu bir balon düşünün. Bu balonu içine ancak sığabileceği biraz dar bir bez çuvala koyalım. Bez çuvalda bir yırtık meydana gelirse ne olur? Su dolu balon basınçla o yırtıktan dışarıya küçük bir kese yaparak kısmen çıkar. İşte bu olaya fıtıklaşma diyoruz.
Kasık fıtığı da benzer şekilde kasık bölgesinde, kas ve bağ dokuları arasındaki zayıf bir alan ya da bir yırtıktan karın içindeki organların veya yağlı dokuların bir kese içerisinde dışarı çıkmasıdır. Burada fıtık kesesi aslen karın içi organları ve karın boşluğunu tıpkı bir balon veya kese gibi saran “Periton” adı verilen karın zarıdır. Periton ile sarılmış olan yağlı dokular ve bazen bağırsaklar, kasık bölgesindeki zayıflık veya yırtıktan dışarıya çıkarak fıtık kesesini oluşturur.
Kasık fıtıkları yani kasık bölgesindeki fıtıklar çıkış yerlerine göre basitçe üç tipe ayrılır:
Kasık fıtığı, erkeklerde kadınlara göre 9 kat daha fazla görülür. En sık indirekt tipi görülür. Kasık fıtığının bir yaşın altındaki bebeklerde ve 40 yaş üstü erkeklerde görülme sıklığı yüksektir. 75 yaş üzeri erkeklerde neredeyse her iki erkekten bir tanesinde (yüzde 47 oranında) kasık fıtığı gözlenir. Ancak bu durum, ‘kasık fıtığının kadınlarda hiç görülmemesi’ gibi anlaşılmamalıdır. Kadınlarda da kasık fıtığı görülür ve maalesef kadınlarda, yukarıda bahsettiğim “femoral herni” denilen ve sıklıkla acil ameliyat gerektiren kasık fıtığı türü erkeklere göre daha sık görülür ve acil ameliyatla neticelenir.
Kasık fıtığında ırsi (genetik) bir yatkınlık söz konusudur. Bazı insanların bağ dokusu yırtılmaya daha meyillidir ve eğer birinci derece akrabalarınızda kasık fıtığı varsa sizde de gelişme ihtimali normal bir insana göre sekiz kat daha fazladır. Lakin, kasık fıtığına neden olabilecek kolaylaştırıcı şartlar olmaması durumunda “kesin kasık fıtığı olacaksınız” minvalinde bir şey kimse söyleyemez.
Yanı sıra; sürekli öksürmenin, ıkınmanın ve ağır kaldırmanın kasık fıtığı riskini artırdığı gösterilmiştir.
Ayrıca kasık fıtığı, aşırı kilolu kişilerde, normal kilodaki bireylere göre daha fazla görülmektedir.
Kasık fıtığında kasık bölgesinde, ayakta durmakla beliren şişlik fark edilir. Bu şişlik, hasta yatınca kendi kendine kaybolabilir veya bazen hastanın eliyle bastırması sonucu kaybolur.
Kasık fıtığı belirtisi olarak her hastada ağrı gözlenmeyebilir. Kasık fıtığı nedeniyle ortaya çıkan ağrı, fıtık kesesinin buradaki sinirlere basması sonucu veya fıtık kesesi içindeki organ ve yağlı dokuların boğulması sonucu gelişebilir. Bu durum genellikle acil cerrahi müdahale gerektirir. Bu nedenle zaman kaybedilmeden mutlaka bir genel cerrahi uzmanına veya acil servise başvurulmalıdır.
Daha sık olarak kadınlarda görülen femoral tip kasık fıtıklarında, fıtık kesesi çok küçük olduğu için dışarıdan görülmez. Ancak; kasık fıtığı hastada; ayakta durunca veya spor yapınca, öksürünce, ıkınınca artan şiddetli bir kasık ağrısı veya uyluk iç yüzünde ağrıya neden olabilir. Doğal olarak bu hastalar sıklıkla öncelikle fizyoterapi veya ortopedi uzmanlarına başvurur. Muayene ve tetkik sonrası kasık fıtığı olduğu anlaşılır.
Yukarıda da bahsedildiği gibi kasık fıtığında, kasık bölgesinde ayakta durmakla beliren bir şişlik fark edilir. Bu şişlik hasta yatınca kendi kendine kaybolabilir veya bazen hastanın eliyle bastırması sonucu kaybolur. Bu şikâyetler ile doktora gelen bir hastanın alanında uzman bir doktor tarafından yapılan muayenesi, çoğu zaman kasık fıtığı tanısının konulması için yeterlidir. Lakin özellikle obez hastalarda, dışarıdan fıtık kesesinin tespit edilemediği ancak ağrının fıtık ihtimalini işaret ettiği durumlarda kasık fıtığı tanısının netleştirilmesi ve benzer şikâyetlere sebep olabilecek diğer hastalıkların atlanmaması için hekim görüntüleme yöntemlerine başvurabilir.
En sık istenen ve en kolay yapılan tetkik “yüzeyel ultrasonografi tetkiki”dir.
Yüzeyel ultrasonografi tetkiki ile;
Daha ileri bir tetkike başvurmak gerekirse Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG / MRI) ile devam etmek uygun olur. MRG, fıtık tanısının konulmasında bilgisayarlı tomografiye göre çok daha hassas ve doğru bilgi sağlamaktadır.
Kasık fıtığı tanısında atlanmaması gereken önemli bir detay daha bulunmaktadır. Özellikle 50 yaş üzeri hastalarda yeni ortaya çıkan bir kasık fıtığı ile beraber yeni başlangıçlı inatçı bir öksürük, kabızlık veya idrar yapamama sorunları mevcutsa, olası bir tümörün atlanmaması için farklı tetkiklerin de istenmesi gerekebilir. Hekim, fıtık tanısı koymak için değil, fıtığa sebep olan çok daha ciddi bir hastalığı atlamamak için bu tetkiklere ihtiyaç duyar. Bu nedenle hastalara bazen gereksiz gibi görünen tetkiklerin hekim açısından son derece haklı gerekçeleri olabileceğini hatırlamak gerek.
Akla yatmayan tetkiklerin, neden istendiği hekim ile mutlaka konuşulmalıdır. Hekiminiz, gerekçelerini ve endişelerini açıklayacaktır.
Kasık fıtığı mekanik bir problemdir. Bu nedenle de kasık fıtığında ilaçla tedavisi mümkün değildir. Kasık fıtığı karın duvarında bir yırtık, bir zayıflık içerdiği için tedavisi de bu sorunları çözmeye yönelik cerrahi girişimler ve ameliyatlarla yapılır.
En basit tarifiyle kasık fıtığının cerrahi tedavisinde amaç; fıtıklaşmış organları ve fıtık kesesini yeniden karın içi boşluğuna yerleştirmek ve karın duvarındaki zayıflığı yeniden fıtık oluşmayacak şekilde gidermektir. Bu müdahale geçmiş zamanlarda, karın duvarındaki zayıf alanı ve yırtık bölgesini örtecek şekilde karın duvarındaki sağlam doku tabakalarını bir araya getirip birbirine dikmek suretiyle yapılıyordu. Son zamanlarda ise sentetik yamaların gelişmesiyle karın duvarındaki açıklık/zayıflık, sentetik yama (mesh greft) ile desteklenerek onarımlar yapılmaktadır. Bunun mümkün olmadığı durumlarda ve bazı özelleşmiş merkezlerde halen doku bazlı onarımlar da yapılmaya devam edilmektedir.
Her iki yönteminde (doku bazlı ve sentetik yamalı onarımlar) kendilerine özgü avantajları ve dezavantajları mevcut olduğu için hekim ile konuşulmalıdır. Hekim ile yapacağınız konuşma sonrasında hekiminiz sizin için en uygun yönteme karar verecektir.
Kasık fıtığı ameliyatında doku bazlı ve sentetik yamalı onarımların yapılabilir. Ek olarak laparoskopik (kapalı cerrahi) ve robotik cerrahi tekniklerin gelişmesi ile bu yöntemlerde kasık fıtığı onarımında kullanılmaya başlandı.
Açık cerrahi ile hem doku bazlı hem de sentetik yamalı onarımlar yapılabilirken, laparoskopik ve robotik cerrahi yöntemler ile yalnızca sentetik yamalı onarımlar yapılabilmektedir.
Kasık fıtığı ameliyatında açık cerrahi yönteminde kasık bölgesi cildi kasığa paralel olarak yaklaşık 5-7 santimetre uzunluğunda bir kesi ile açıldıktan sonra fıtık kesesi ve karın duvarındaki zayıflık tespit edilir. Önemli damarlar ve sinirler korunarak fıtık kesesi karın içine geri yerleştirilir ve yeniden çıkmaması için karın duvarındaki zayıf alan sentetik yama ile veya sağlam doku tabakaları ile kapatılır.
Açık ameliyatlar, uygun hastalarda spinal yani belden verilen anestezi ile hasta uyutulmadan ve entübe edilip solunum cihazına bağlanmadan tamamen ağrısız olarak yapılmaktadır. Bu şekilde yapılan ameliyatlarda ameliyattan 2 saat sonra hastalar odalarında yemek yiyebilmekte ve 8-10 saat sonra da anestezinin etkisi geçince yürüyebilmektedirler.
Kasık fıtığı ameliyatında laparoskopik (kapalı) yöntemde ise hastanın göbeğinin altından 10 milimetrelik bir adet ve buradan aşağıya doğru birbirlerine eşit mesafede iki adet 5 milimetrelik kesi yapılarak laparoskopik cerrahi aletler kullanılarak benzer şekilde onarım yapılır. Burada açık onarımdan farklı olarak, sentetik yama kasların üzerine değil karın zarı ile kasların arasına yerleştirilir. Bu yaklaşımın mekanik olarak daha sağlam olduğu düşünülmektedir.
Laparoskopik ameliyatlar daima genel anestezi ile yapılmaktadır. Bu ameliyatlardan sonra hastalar odaya çıkmalarını takiben 4 saat sonra yumuşak gıdalar yemeye ve su, çay içmeye başlamakta ve 6 saat sonra da ayağa kalkabilmektedirler.
Eğer daha önceden yapılmış bir kasık fıtığı ameliyatı sonrası, aynı kasıkta yeniden fıtık geliştiyse; o zaman ikinci ameliyatta daha önce kullanılmayan taraftan onarım yapmak gerekir: Yani eğer daha önce kapalı ameliyat yapıldıysa açık onarım, açık onarım yapıldıysa da kapalı onarım yapmak gerekir.
Her iki tip ameliyat için standart yatış süresi sadece bir gecedir. Ertesi sabah hastalarımız normal şekilde kahvaltılarını yaptıktan sonra, son kontrolleri yapılıp taburcu edilmektedir.
Laparoskopik cerrahinin temel avantajları:
Özellikle her iki kasıkta da fıtık olması durumunda iki büyük kesi yerine üç tane yarım santimlik kesiyle ameliyatın tamamlanması ameliyat sonrası hayat kalitesi açısından çok değerlidir. Tek bir kasıkta fıtık olması durumunda laparoskopik ve açık yöntemlerden hangisinin sizin için en uygun olduğu yine hekiminiz ile yapacağınız konuşma sonunda beraber vermeniz gereken bir karardır.
Kasık fıtığı ameliyatı süresi, fıtığın büyüklüğüne, içinde bağırsak sıkışması olup olmamasına ve sadece tek kasıkta mı yoksa her iki kasıkta da mı fıtık olup olmamasına göre değişmektedir. Ortalama olarak kasık fıtığı ameliyatı 45 dakika ile 90 dakika arasında sürmektedir. Bu süre, cerrahi süresi olup, hastanın hasta odasından alınması ve ameliyat sonrası tamamen ayılıp yeniden odasına çıkması daha uzun sürebilir.
Kasık fıtığı ameliyatı sonrası iki tür ağrı gelişebilir. “Somatik” dediğimiz ağrı deri ve dokuların kesilmesi, ameliyat sırasında dokuların tutulması, çekilmesi veya kanama kontrolü amacı ile uygulanan koter vb. cihazların etkisine bağlı olan ağrıdır. Bu ağrı açık kasık fıtığı ameliyatından sonra yaklaşık bir hafta; laparoskopik kasık fıtığı ameliyatı sonrası 3-4 gün sürebilir. Lakin günümüzde ağrı kesicilerin çok gelişmiş olması nedeniyle kasık fıtığı ameliyatından sonra hastalar neredeyse hiç ağrı hissetmeden yara iyileşmesi sürecini son derece rahat bir şekilde geçirmektedir.
Kasık fıtığı ameliyatı sonrası görülebilecek ikinci tür ağrı ise “nöropatik” dediğimiz yırtılma tarzı ağrılardır. Bu ağrı sinirlerin ameliyat sırasında hasar görmesinden kaynaklanır. Daha uzun sürer. Çok nadiren de olsa bazı hastalarda bu ağrılar dayanılmaz seviyelere ulaşabilmektedir. Bu durumda sinirlerin blokajı ve hatta bazen maalesef yerleştirilen sentetik yamanın tamamen çıkartılması gibi yöntemlere başvurmak gerekebilir. Bu tarz komplikasyonlara çok nadir rastlanılmaktadır.
Cerrahinin konunun uzmanı bir hekim tarafından yapılması, temel dokuya saygı prensiplerinin gözetilmesi ve cerrahi anatominin iyi bilinmesi; ameliyat sırasında sinir hasarlanması riskini en aza indiren faktörlerdir.
Biz Güven Hastanesinde tüm hastalarımıza taburcu olmadan hemen önce, aşağıda anlattığım bilgileri ve her bir hastanın kendine özel durum ve şartlarına yönelik ilave bilgileri anlatarak bir “Taburculuk Eğitimi” vermekteyiz.
Aşağıda her hasta için ortak olan temel bazı bilgileri özetlemek istiyorum:
Maalesef tıbbın her alanında olduğu gibi hiçbir tedavi yüzde 100 iyileşmeyi taahhüt edememektedir. Yamalı onarımlardan ve doku bazlı onarımlardan sonra maalesef aynı kasıkta fıtık yüzde 3 ile yüzde 10 arasında izlenmektedir. Bu oran sentetik yama ile yapılan onarımlarda doku bazlı onarımlara göre yüzde 25 daha düşüktür.
Bu duruma yani ameliyattan sonra yeniden kasık fıtığı gelişmesine, fıtığın nüks etmesi (yeniden oluşması) denilir. Kasık fıtığı ameliyatından sonra fıtığın yeniden oluşması genellikle ilk ameliyattan sonraki ilk 3 yıl içerisinde gözlenir. Sentetik yama ile yapılan onarımlardan sonra ilk 3 yıl içerisinde nüks gelişmezse bu hastalarda ilerleyen yıllarda nüks gelişme ihtimali çok düşüktür. Lakin doku bazlı ameliyatlarda nüks ilk 3 seneden sonra da gelişebilmektedir.
Sağlık rehberimizden içerikler görüntüleyin.
Periyodik olarak haber bültenimizi size ulaştıralım.
Nesilden nesile hayat bize GÜVEN diyor.
Güven Hastanesi hizmet standartları ile JCI tarafından akredite edilmiştir. JCI şikayet bildirimlerinizi buraya tıklayarak yapabilirsiniz.
Kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikalarına ilişkin aydınlatma metnimize buradan kişisel veri işleme envanteri ve kişisel verilerin korunması politikamıza ise buradan ulaşabilirsiniz.