Pestisitler, bakteri, virüs ve haşere gibi zararlıların etkilerini ortadan kaldırmak amacıyla kullanılan kimyasallar, bazı organik bileşikler ve dezenfektanları kapsayan genel bir terimdir. Gündelik yaşamda ismini her zaman duymasak da, pestisitler aslında sebze ve meyvelerin zararlılardan korunarak yetiştirilmesinden, yaşam alanlarımızın mikroorganizmalardan arındırılmasına kadar pek çok alanda karşımıza çıkar. Doğru kullanıldığında önemli yararlar sağlarken, yanlış ve kontrolsüz kullanımları insan sağlığı için ciddi tehditler oluşturabilmektedir. Tarih boyunca birçok farklı pestisit türü kullanılagelmiş olsa da günümüzde en yaygın olanları kimyasal pestisitlerdir. Pestisit türleri, sağlık üzerindeki etkileri ve korunma yöntemleri gibi tüm detaylara yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Pestisitler; böcekler (insektisit), yabancı otlar (herbisit), mantarlar (fungusit), kemirgenler (rodentisit) gibi zararlıları kontrol altına almak için tarımda kullanılan kimyasal veya biyolojik maddelerdir. “Pestis” (Latince'de salgın hastalık) ve “-sit” (öldürücü) kelimelerinden türemiştir. Günümüzde pestisitler sadece tarımda değil, hayvancılık, halk sağlığı ve çevre kontrolü gibi alanlarda da yoğun şekilde kullanılmaktadır. Her ne kadar bitkisel üretimde verimliliği ve ürün kalitesini artırma hedefi taşısa da, pestisitlerin insan sağlığı ve çevre üzerinde ciddi etkileri olabilir.
Pestisitler etki ettikleri organizmalara ve kimyasal yapılarına göre sınıflandırılır:
Ayrıca pestisitler organik (doğal kaynaklı) ve sentetik (kimyasal) olarak da sınıflandırılabilir
Pestisitlerin başlıca kullanım alanları şunlardır:
Tarımda kullanılan pestisitler, ürünler hasat edildikten sonra dahi meyve ve sebze üzerinde kalabilir. Bu kalıntılar doğrudan sindirim yoluyla vücuda alınabilir. Yüksek dozda maruz kalındığında akut zehirlenmeler (baş ağrısı, bulantı, kas spazmları) görülebilirken; uzun vadeli maruziyetin etkileri çok daha ciddidir:
Pestisit kalıntı düzeyleri ülkeden ülkeye değişen “Maksimum Kalıntı Limiti (MRL)” ile sınırlandırılır. Ancak birçok gelişmekte olan ülkede denetimler yetersizdir.
Bilimsel çalışmalar, bazı pestisit türlerinin kanserojen olduğunu ortaya koymuştur. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) bağlı Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC), glifosat gibi bazı pestisitleri “muhtemel kanserojen” sınıfına almıştır. Özellikle tarım işçileri, pestisit üretiminde çalışanlar ve yoğun tüketiciler risk altındadır. Aşağıdaki kanser türleri ile ilişkisi araştırılmıştır:
Çocuklar, vücut ağırlıklarına göre daha fazla gıda tükettikleri ve metabolizmaları henüz tam gelişmediği için pestisitlere karşı daha duyarlıdır. Nörogelişimsel bozukluklar (örneğin DEHB, otizm spektrum bozuklukları), öğrenme güçlükleri ve bağışıklık zayıflığı ile ilişkilendirilen bulgular vardır. Hamile kadınlarda pestisit maruziyeti, doğumsal anomaliler, düşük doğum ağırlığı, erken doğum ve hormonal gelişim bozuklukları ile bağlantılı bulunmuştur. Bu nedenle hamilelikte pestisit içeriği bilinmeyen gıdalardan kaçınılması önerilir.
Pestisitler bağışıklık hücrelerinin sayısını ve fonksiyonunu etkileyerek vücudu enfeksiyonlara daha açık hale getirebilir. Bazı pestisitlerin lenfositler, makrofajlar ve doğal öldürücü hücreler üzerinde baskılayıcı etkileri olduğu gösterilmiştir. Uzun süreli maruziyetin, otoimmün hastalıklar ve alerjik reaksiyonların görülme sıklığını artırabileceği düşünülmektedir.
Organik tarımda sentetik pestisit ve gübre kullanımı yasaktır ya da çok sınırlıdır. Ancak bu, organik ürünlerin %100 pestisitsiz olduğu anlamına gelmez. Doğal (organik sertifikalı) pestisitler kullanılabilir ve çevresel bulaşmalar da söz konusu olabilir. Buna rağmen organik ürünler, konvansiyonel tarıma göre çok daha düşük pestisit kalıntısı içerir ve özellikle hamileler, bebekler ve çocuklar için daha güvenli bir tercih olabilir.
Bazı araştırmalar, organik gıdaların antioksidanlar (flavonoidler, fenolik bileşikler) açısından daha zengin olabileceğini göstermektedir. Ancak bu fark her ürün için geçerli değildir. En belirgin fark pestisit içeriğindedir: organik ürünlerde kalıntı oranı genellikle sıfıra yakındır ya da çok düşüktür. Besin değeri açısından farklar tartışmalı olsa da, pestisit maruziyetini azaltmak isteyen bireyler için organik ürünler tercih sebebi olabilir.
Sebze ve meyveleri akan su altında bolca yıkayın. Kabuğu yenebilen ürünleri (elma, armut) mümkünse soyun. Sirke ya da karbonatlı suda 10–15 dakika bekletin. Çok kalıntı içerebilecek ürünlerde (çilek, domates, üzüm) organik seçenekleri tercih edin. Mevsiminde ve yerel üreticiden alınmış ürünleri seçin. Paketli ürünlerde pestisit kalıntısı içermeyen “sertifikalı” etiketleri kontrol edin.
Tam anlamıyla temizlenmesi her zaman mümkün olmasa da bazı yöntemler kalıntıların azaltılmasına yardımcı olur:
Gıda alışverişinizi güvenilir, denetlenen pazarlardan ve zincir marketlerden yapın. Sertifikalı organik ürünleri önceliklendirin. Evde küçük çaplı tarım yaparak pestisit kontrolünü kendiniz sağlayabilirsiniz. Etiket bilgilerini okuyun ve “kalıntı analizi yapılmıştır” ibarelerine dikkat edin. Çocuklar, yaşlılar, kronik hastalığı olanlar için pestisitsiz beslenmeye özel özen gösterin.
Sağlık rehberimizden içerikler görüntüleyin.
Periyodik olarak haber bültenimizi size ulaştıralım.
Nesilden nesile hayat bize GÜVEN diyor.
Güven Hastanesi hizmet standartları ile JCI tarafından akredite edilmiştir. JCI şikayet bildirimlerinizi buraya tıklayarak yapabilirsiniz.
Kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikalarına buradan ulaşabilirsiniz.