Travmatik Yaşam Olayları Sonrasında Ailede Psikolojik Dayanıklılığının Artırılmasına Yönelik Öneriler
GÜVEN SAĞLIK GRUBU
Paylaş:
Travmatik Yaşam Olayları Sonrasında Ailede Psikolojik Dayanıklılığının Artırılmasına Yönelik Öneriler
Yaşanılan travmatik olaylar bireylerde kaygı, korku, stres gibi olumsuz duygulara yol açabiliyor. Bireysel olarak hissedilen bu duygular, aile içi iletişimi ve aile üyelerinin birbirlerine olan yaklaşımlarını da etkiliyor. Uzmanlar travmatik yaşam olaylarında bireysel duygusal sağlamlık kadar ailenin psikolojik dayanıklılığının da oldukça önemli olduğunu vurguluyor.
Travmatik yaşam olayları; aile üyelerinin güvende olduklarına dair temel düşünce ve duygularını sarsabilir
Travmatik yaşam olayları insan yaşamını fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan ciddi biçimde tehdit eden, güvenlik ve kontrol algısını zedeleyen, bireylerde yoğun kaygı, korku ve çaresizlik duyguları hissettiren zorlu ya da örseleyici olayları tanımlamak için kullanılır.
Psikolojik sağlamlık, yaşamdaki zorlu deneyimler karşısında ruh sağlığını koruyabilme ve yaşam kalitesini ya da iyilik hâlini sürdürebilme, anlamına gelmektedir. Başka bir deyişle psikolojik sağlamlık, “travmatik yaşam olayları karşısında yaşanan riskli sürece sağlıklı bir şekilde uyum göstermeyi ve etkili bir şekilde yeniden toparlanmayı” ifade etmektedir.
Travmatik yaşam olayları karşısında ailelerin genellikle karşılaştığı iki durum söz konusudur:
Birinci durum, yaşadıkları zorlu olayın olumsuz etkileriyle nasıl başa çıkabileceklerini bilemediklerinden aileler, psikolojik travma yaşayabilir, aile içi etkileşim ya da destek azalabilir ve ailenin işlevselliği bozulabilir.
İkinci durumda, aileler psikolojik sağlamlıklarını koruyarak travmatik olayın olumsuz psikolojik etkileriyle daha iyi başa çıkabilir ve yaşanan sürece sağlıklı uyum gösterebilirler.
Bu bakış açısıyla ailede psikolojik sağlamlık ise zorlu yaşam olayları karşısında aile üyelerinin;
Birbirlerine ilgi, anlayış ve şefkat göstermelerini,
Birbirlerine destek vererek aile içindeki güven duygusunu artırmalarını,
Ailenin güçlü yönlerini kullanarak sağlıklı çözüm yolları geliştirmelerini,
Kısa süre içinde toparlanarak aile birliğini yeniden inşa etmelerini,
Risk altında dayanıklı kalmayı başarmalarını ifade etmektedir.
Travmatik yaşam olayları; aile üyelerinin her zaman güvende olduklarına, korunduklarına, sevildiklerine ve değerli olduklarına dair temel düşünce ve duygularını sarsabilir. Ailenin günlük düzeni ve işleyişi bozulabilir. Bazı aile üyeleri rol ve sorumluluklarını yerine getiremeyebilir. Bu durumda aile içindeki görev paylaşımında çeşitli değişiklikler oluşabilir. Özellikle ebeveynlerin yaşadığı psikolojik travmaya bağlı olarak çocuklar yeterli bakım, destek ve korunma alamayabilir. Bu durumda çocukların travmatik stres tepkileri daha da artabilir.
Travmaya neden olabilecek olaylar karşısında çocuk ve ergenler, yetişkinlere göre daha farklı tepkiler verebilir
Travmatik yaşam olayları karşısında, gelişimsel özelliklerine bağlı olarak aile üyelerinin birbirinden farklı stres tepkileri göstermesi olağan bir durumdur. Özellikle çocuk ve ergenler, aile içindeki yetişkinlere göre yaşadıkları stresi farklı biçimlerde gösterebilirler.
Çocuk ve ergenlerin bilişsel (zihinsel) gelişimlerinin devam etmesi nedeniyle henüz olgunlaşmamışlardır. Bununla birlikte, her konuda duygularını yönetmeyi henüz bilememekte, duygularını söze dökme konusunda sınırlılıklar yaşamakta ve yaşıtlarından farklı algılanmaktan kaçınmaktadırlar. Dolayısıyla çocuk ve ergenlerde gözlemlenen psikolojik travma belirtileri yetişkinlere göre farklılık gösterebilir.
Bu nedenle aile içinde çocuk ve ergenlerde gözlemlenebilecek çeşitli travmatik stres tepkilerine duyarlı olmak çok önemlidir.
Karşılaşılan zorlu ya da örseleyici yaşam olayları karşısında her şeyi kontrol etmek elbette ki mümkün değildir. Diğer yandan, aile üyeleri arasındaki güven ilişkisini geliştirerek, aile içi iletişim, iş birliği ve desteği artırarak, aile değerlerini koruyarak, birlikte ortak amaç ve çözümler üreterek olası riskler karşısında aileniz ile birlikte güçlü kalmayı ve yaşanan zorlukların üstesinden gelmeyi başarabilirsiniz.
Aile üyelerine sağlanacak küçük katkı ve desteklerle her ailede psikolojik sağlamlık geliştirilebilir ve aile üyelerinin gelecekteki olası risklere karşı dirençleri artırılabilir.
Ailede psikolojik sağlamlığı korumak ve geliştirmek için neler yapılabilir?
Bilimsel, somut ve gerçekçi bilgiler edinin: Yaşadığınız olay ile ilgili olarak yetkili kişi, kurum ve kuruluşlardan gelen doğru bilgilere göre hareket edin. Edindiğiniz bilimsel, somut ve gerçekçi bilgileri mutlaka dikkate alın, uyarı ve önerilere titizlikle uyun. Kaynağı belli olmayan ya da alanında yetkin olmayan kişi ve kurumlar tarafından sunulan bilgilere asla itibar etmeyin.
Medyayı sağlıklı kullanın: Gün içinde kendinize belirli zaman aralıkları belirleyin ve yaşanan olay ile ilgili haberleri sadece bu zaman aralıklarında takip edin. Gerçekten önemli bir haberi kaçıracağınız konusunda endişe yaşıyorsanız, güvendiğiniz birkaç kişiden acil bir gelişme olduğunda size haber vermesini isteyin. Yine, çocuklarınızın televizyon, sosyal medya ya da internet üzerinden yaşanan travmatik olay ile ilgili haber ya da tartışmaları sınırlı sürelerde takip etmelerine özen gösterin.
Edindiğiniz doğru bilgileri aile üyeleriyle paylaşın: Ailenizle sık sık bir araya gelin, edindiğiniz doğru bilgileri onlarla paylaşın. Aynı zamanda aile üyelerinin kendi öğrendiklerini de paylaşmasına yardımcı olun. Zorlu yaşam olayları karşısında tüm aile üyelerinin yaşadıklarını birbiriyle paylaşması, yanlış anlaşılmaların azalmasını sağlar. Öğrenilen doğru ve somut bilgiler zenginleşir, aile içi birliktelik ve güven artar, gerçekçi bir iyimserlik ve umut oluşur.
Edindiğiniz bilgileri paylaşırken aile üyelerinin gelişimsel özelliklerine dikkat edin: Çocuk ve ergenler duyduklarından, gördüklerinden ya da yaşadıklarından yetişkin aile üyelerine göre daha fazla etkilenebilirler. Bu nedenle sahip olduğunuz bilgileri aile üyeleriyle paylaşırken dikkatli davranmalı, çocuklarınızı endişelendirmemeye özen göstermeli ve olayları onların anlayabileceği şekilde basit, somut ve iyimser bir dille anlatmalısınız. Bu süreçte yaşananlarla ilgili ürkütücü olayları, sarsıcı ölüm ve yaralanmaları, gerçek dışı söylentileri ve çocukların bilmesini gerektirmeyen örseleyici konuları onların önünde konuşmamaya ya da tartışmamaya özen gösterin.
Çocuklarınızın soru sormalarına izin verin: Edindiğiniz bilgileri ailenizle paylaşırken özellikle çocuklarınız, merak ettikleri her şeyi sorabilirler. Bu noktada, çocuklarınızın sorularına gerçeğe uygun, somut, içten ve kısa cevaplar vermeye çalışın. Yine, verdiğiniz cevapların çocukların yaşına uygun olduğuna dikkat edin. Çocuğunuzun sorduğu soruların dışına çıkarak çok detaylı cevaplar vermemeye özen gösterin. Yine, çocukların sormadıkları sorular üzerine (gerekmedikçe) açıklama yapmayın. Cevabını bilmediğiniz sorularla karşılaşırsanız paniğe kapılmayın ve bilmiyorum diyerek geçiştirmek yerine bu soruların cevabını en kısa sürede öğrenerek ona açıklayacağınızı söyleyin. Bu sayede hem yeni bir şeyler öğrenmek için fırsat yakalamış olursunuz hem çocuğunuza istediği zaman size soru yöneltebileceğine dair güven verirsiniz ve hem de yeni bilgileri çocuğunuzu ürkütmeden nasıl anlatabileceğinizi düşünmek için zaman kazanırsınız. Diğer yandan, bazı çocuklar pek soru sormaz ya da konuyla ilgilenmezler. Bu tür durumlarda çocuklarınızı soru sormaları için asla zorlamayın, sadece merak ettikleri bir şey olduğunda istedikleri zaman size sorabileceklerini söyleyin.
Günlük aktivitelerin ve rollerin sürdürülmesine özen gösterin: Travmatik yaşam olayları karşısında ailenizin psikolojik sağlamlığını korumanın en etkin yollarından biri de aile içindeki günlük işleyişi mümkün olduğunca devam ettirmektir. Bu tür durumlarda, içinde bulunduğunuz yeni koşullara göre ev içinde ya da aile üyelerinin rol ve sorumluluklarında yeni düzenlemeler oluşturabilirsiniz.
Aile içindeki herkesin yaşına uygun düzeyde sorumluluk almasını sağlayın: Ailenizdeki her bir üyenin sorumluluk almasına ve gönüllü olarak diğerlerine yardım etmesine izin verin. Unutmayın ki çocuklar, kendi sağlıklarını koruyup başkalarına yardım ederek zorlu yaşam olayları ile daha iyi baş edebilirler. Bu süreçte, çocuklarınızın dikkatli ve düşünceli davranma, çaba, kararlılık ve fedakârlık gösterme gibi olumlu davranışlarını gördükçe, onları takdir ettiğinizi mutlaka belirtin.
Tüm zorluklara rağmen ailenizle birlikte vakit geçirin ve eğlenceli aktiviteler yapın: Çocuklar başta olmak üzere ailenizin psikolojik sağlamlığının korunması için hep birlikte hoşça vakit geçirecek aktiviteler yapmak önemli ve gereklidir. Yaşanan travmatik olaylar sonucunda zaman zaman fiziksel, ekonomik ya da sosyal sınırlılıklar oluşsa da özellikle çocuklarınızla ilgilenmek, onlarla güzel vakit geçirmek, aile üyeleriyle birlikte eğlenceli etkinlikler yapmak psikolojik sağlığınızın korunması açısından oldukça yararlıdır. Yaşanan tüm zorluklara ve olumsuzluklara rağmen hayatta mutlu olmanın ve insanca yaşamanın mümkün olabileceğine dair aile içi iyimserlik ve umut gelişir.
Aile içi iletişimi artırın: Tüm aileyi ve toplumu etkileyen olaylar sonrasında ebeveynlerin barınma, beslenme, güvenlik, sağlık gibi temel ihtiyaçları karşılamaya öncelik vermesi oldukça normaldir. Bununla birlikte, aile üyelerinin ekonomik ya da fiziksel ihtiyaçları kadar psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarının da mümkün olduğunca karşılanması önemli bir konudur. Bu süreçte çocuklar, her şeyin kontrol altında olduğunu, kendilerinin ve ailelerinin güvende olduğunu, gerektiğinde aile üyelerinin onları koruyacaklarını ya da her koşulda sevildikleri ve değerli olduklarını bilmeye daha çok ihtiyaç duyarlar. Çocuklarınız için yapabileceğiniz en iyi ve anlamlı şeylerden biri, onlarla sürekli iletişim içinde olmaktır. Bir araya gelerek yaşananlar hakkında iletişim kurmak, aile bireylerinin birbirlerinin ihtiyaçlarını ve beklentilerini anlamak için önemli bir fırsat olacaktır.
Duygulara odaklanmaya özen gösterin: Özellikle yaşanan örseleyici olaylar karşısında aile üyelerinin birbirinden farklı duygular hissetmeleri ya da benzer duyguları farklı düzeylerde hissetmeleri oldukça normaldir. Aile üyelerinin duygularını birbirlerine uygun bir dille açıkça ifade etmeleri yanlış anlaşılmaları önler, empati kurmayı kolaylaştırır. Ailenizin zor zamanlar geçirdiğini ve sizin yardımınızla bu süreçten güçlenerek çıkabileceklerini hatırlatın. Çocuklarınızın stres, kaygı ve korku gibi yaşadıkları duyguları size anlatmalarına izin verin. Özellikle çocuklarınıza zorlu olaylar karşısında yaşanan stres, kaygı, korku ya da üzüntü gibi duyguların normal olduğunu anlatın. Onlara kendilerini üzgün, stresli veya korku dolu hissetmelerinin yanlış olmadığını söyleyin. Bu stresli dönemin ve yaşadıkları duyguların geçici olduğunu, yaşamın bir süre sonra normale döneceğini belirtin. Yaşananlar ile ilgili haberler ya da çevrenizde olup bitenler hakkında çocuğunuzla sakin bir ses tonuyla konuşun ve aşırı kaygılı ya da üzgün görünmemeye dikkat edin. Unutmayın ki çocuklar çok iyi bir gözlemcidirler ve sizin endişeli olup olmadığınızı kolayca anlarlar. Yine, kendilerini üzen ya da endişelendiren bir şey olduğunda her zaman sizinle konuşabileceklerini onlara hatırlatın.
Ailede güven duygusunun gelişmesini destekleyin: Psikolojik sağlamlığı yüksek ailelerin en önemli özelliği aralarında var olan kan bağından öte sosyal bağlarının çok güçlü olmasıdır. Aile üyelerinin birbirlerini her zaman koruyup kollamaları, birbirlerine her koşulda ilgi ve saygı göstermeleri ya da koşulsuz destek vermeleri önemlidir. Aile içinde var olan güven duygusu aynı zamanda çocukların psikolojik sağlamlığını da artırır. Gerçekçi bir şekilde güvende olduklarına dair çocuklarınıza moral verin, onların bu konudaki şüphe ve endişelerini giderin. Hem sizin hem de diğer yetişkinlerin meydana gelebilecek olası tehlike ve risklerden onları korumak için gerekli önlemleri aldığınızı ve bundan sonra da almaya devam edeceğinizi çocuklarınıza hatırlatın. Her şeyin kontrol altında olduğuna yönelik algıları güçlenen ve çevresindekilere güvenen çocuklar, yapabilecekleri olumlu kişisel davranışlara daha kolay odaklanırlar.
Çözüm-odaklı problem çözme stratejileri kullanın: Psikolojik sağlamlığı yüksek aileler, yaşadıkları travmatik olay sonucunda karşılaştıkları sorunları tek tek belirler, bunları hep birlikte nasıl çözebileceklerine odaklanır ve var olan enerjilerini bu sorunları çözmek için kullanırlar. Bu noktada, yaşadıklarınıza farklı açılardan bakmanın yararlarını göz ününde bulundurun. Aile için vereceğiniz önemli kararlar konusunda aile üyeleriyle birlikte ortak bir amaç oluşturmaya özen gösterin. Bu sayede aile üyeleri birlikte hareket edebilir, ortak sorumluluk alabilir, birbirine destek olabilir ve problemlerin çözümüne katkı sağlayabilir. Travmatik bir yaşam olayı karşısında ailenin temel değerleri çerçevesinde mücadele etmek, ailenizin öz saygısını artırır ve psikolojik sağlamlığını daha da güçlendirir.
Tutum ve davranışlarınızla aile üyelerine model olun: Ailedeki psikolojik sağlamlık, bireysel psikolojik sağlamlığı da artırır. Çocuklarınızın zorlu yaşam olayları karşısında sağlıklı bir şekilde mücadele ettiğinizi görmesi, onlara güven verir ve moral aşılar.
Kendinize zaman ayırın: Travmatik yaşam olayları karşısında hiç kimse incinmez değildir. Her insan yaşadığı zorlu deneyimlerden az ya da çok etkilenebilir. Bu nedenle, ailenizin psikolojik sağlamlığını korumak için öncelikle kendi sağlığınızı önemsemelisiniz. Düzenli beslenmeye ve sağlıklı yiyecekler tüketmeye özen gösterin. Yeterince dinlenmeye ve uyumaya çalışın. Mümkünse spor yapın. Unutmayın ki, fiziksel sağlık ve ruh sağlığı birbiriyle yakından ilişkilidir. Fiziksel sağlığınıza dikkat etmek ruh sağlığınızı da korur. Zor dönemlerde zaman zaman yalnız kalmak istemeniz oldukça normaldir ancak kendinizi sevdiklerinizden uzaklaştırıp izole etmeyin. Sevdiklerinizle iletişim kurmak, duygu ve düşüncelerinizi paylaşmak, keyifli sohbetler yapmak yaşadığınız olumsuz duyguların azalmasına ve olup biteni daha iyi anlamanıza yardımcı olur.
Uzmana başvurun: Genel bir kural olarak, zorlu ya da örseleyici yaşam olayları karşısında aile üyeleriyle birlikte yaşadığınız yoğun stres ve kaygı ile başa çıkamadığınızı düşünüyorsanız psikolojik yardım almak uygun bir yaklaşım olacaktır. Özellikle zorlu ya da örseleyici yaşam olayları karşısında size sunulan önerileri uygulamanıza rağmen;
Travmatik stres tepkilerinizde zamanla herhangi bir azalma olmuyorsa,
Bu tepkilerinizin sıklığı ve şiddeti giderek artıyor; günlük yaşamınızı ciddi şekilde olumsuz etkiliyorsa,
Bir nedeni olmaksızın, çok yoğun endişe ve korku yaşıyorsanız,
Aşırı kaygı ve panik belirtileri gösteriyorsanız (nefessiz kalma, sürekli titreme ve baş dönmesi, kalp atışının sürekli hızlanması, yüksek tansiyon, aşırı irkilme tepkileri vb.),
Geleceğe ve sevdiklerinize dair yoğun endişe ve umutsuzluk hissediyorsanız,
Yaşadığınız stres tepkileri ile başa çıkamadığınızı düşünüyorsanız zaman kaybetmeden mutlaka bir uzmana başvurun.
Periyodik olarak haber bültenimizi size ulaştıralım.
Nesilden nesile hayat bize GÜVEN diyor.
Güven Hastanesi hizmet standartları ile JCI tarafından akredite edilmiştir. JCI şikayet bildirimlerinizi buraya tıklayarak yapabilirsiniz.
Kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikalarına ilişkin aydınlatma metnimize buradan kişisel veri işleme envanteri ve kişisel verilerin korunması politikamıza ise buradan ulaşabilirsiniz.