Yumurtalık (Over) kanseri, genellikle erken dönemde belirti göstermeyen ve bu nedenle geç teşhis edilen bir kanser türüdür. Ancak; hazımsızlık, mide problemleri, kabızlık gibi sindirim sistemi ile ilgili yakınmalar, menopoz sonrası vajinal kanama, menopoz öncesi düzensiz kanamalar, kitlenin basısına bağlı semptomlar, cinsel ilişki sırasında ağrı, alt karında dolgunluk, karında sıvı birikimine bağlı şişkinlik ve akut ağrılar yumurtalık kanserinin belirtileri olabiliyor.
Güven Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ömer Lütfi Tapısız, yumurtalık kanseri hakkında bilgiler verdi.
Yumurtalık yani over kanseri; kadın üreme sisteminde bulunan ve gebelik için gerekli olan yumurtlama fonksiyonunu gören ve kadınsı hormonlar olan östrojen ve progesteronun salınımından birincil sorumlu yumurtalıkların kanseridir.
Kadınlarda kansere bağlı ölümlerde yedinci sırada bulunan yumurtalık kanserleri ciddi bir toplum sağlığı sorunudur. Bir kadının hayatı boyunca yumurtalık kanserine yakalanma riski 1/70’dir. Dünyada her yıl 204 bin kadın yumurtalık kanserinden etkilenmekte, 125 bin kadın da yumurtalık kanseri nedeniyle kaybedilmektedir.
Yumurtalık kanseri ile ilişkili tümör belirteci olarak da bilinen CA-125, kandaki ‘Cancer Antigen 125’ adı verilen bir proteinin düzeyinin ölçüldüğü bir kan testidir. CA-125 değerleri karın iç zarının sıklıkla tutulduğu ileri evre yumurtalık kanserlerinde yüksek saptanmakta, sadece yumurtalıkların tutulduğu erken evre hastalıklarda ise maalesef her zaman yüksek saptanmamaktadır. Bu durumdan dolayı bu test yumurtalık kanseri taramasında kullanıma elverişli bir test değildir. Esas olarak test yumurtalık yani over kanseri tedavisindeki sonuçları takip etmek amacıyla kullanılır. Eğer test sonucunuzun düzeyleri düşüyorsa tedavi işe yarıyor anlamına gelmektedir.
Tedavi sonrası hastalığın takibinde de seviyelerinin aralıklı olarak ölçümü ile hastalığın tekrar edip etmediği hakkında bilgi edinilir. Diğer bir taraftan bu testteki yükselişlerin her zaman yumurtalık kanserine özgü olmadığı da bilinmelidir. Aşağıda sıraladığımız yumurtalık kanseri harici bazı durumlarda da CA-125 değerleri yüksek saptanabilmektedir;
Sonuçta, CA-125 ölçümü asıl olarak yumurtalık kanserli hastaların tedavilerinin değerlendirilmesi ve takiplerinde kullanılan önemli bir testtir. Birçok yumurtalık kanseri dışındaki durumlarda da yükselebileceği bilinmeli ve yumurtalık kanseri taraması için kullanılmamalıdır.
Yumurtalık (Over) kanserinin risk faktörleri şunlardır:
Aşağıdaki sıraladığımız durumlarda ise yumurtalık kanseri görülme sıklığı azalmaktadır:
Yumurtalık kanserlerinde en sık saptanan yumurtalık yüzey hücrelerinin kanseri yani epitelyal over kanserleri sıklıkla menopoz döneminin hastalığıdır ve görülme sıklığı açısından 56-60 yaşlarında zirve yapmaktadır. Yumurtalık kanserlerinin diğer alt tipleri olan germ hücreli ve seks kord stromal tümörleri ise daha erken yaşlarda karşımıza çıkmaktadır.
Türkiye’de yumurtalık kanserinin görülme sıklığı yüz binde 5,9 olarak raporlanmıştır ve bu oranın dünya ülkelerindeki oranlarla kıyaslandığında orta seviyelerde olduğu görülmektedir. (Şekil 1).
Yumurtalık kanserleri sıklıkla ileri evrede belirti verdikleri için maalesef geç tanı almaktadırlar.
Yumurtalık kanserinin belirtileri şunlardır:
Yumurtalık yani over kanseri tanısı diğer bütün kanserlerde olduğu gibi doku tanısı ile konulmaktadır. Kitlenin çıkarılması ve sonrası yapılan patolojik inceleme neticesinde yumurtalık kanseri tanısı konulur. Yapılan muayene ve tetkiklerde yumurtalığında kanser açısından risk taşıyan bir kadında laparoskopik ameliyat (kapalı ameliyat) veya açık ameliyat ile kitle çıkarılmakta ve ameliyat esnasında ‘frozen’ dediğimiz hızlı patolojik incelemeye yollanmaktadır. Ameliyat devam ederken kitlenin kötü huylu yani kanser olup olmadığı saptanmakta ve sonuca göre ameliyatın içeriği belirlenmektedir. Bu bağlamda ameliyat öncesinde kanser açısından en ufak bir riski bulunan yumurtalık kitlesine sahip kadınlar muhakkak frozen yani hızlı patolojik inceleme olanağı olan merkezlerde opere edilmelidir. Aksi takdirde ameliyat esnasında kitlenin kötü huylu yani kanser olup olmadığı belirlenememekte ve hastalar fuzuli yere ikinci bir ameliyata alınmak durumunda kalmaktadır. Diğer bir taraftan bu hastaların yumurtalık kanseri cerrahisi açısından deneyimli cerrahlarca opere edilmesi önem arz etmektedir. Ameliyat esnasındaki hızlı patolojik inceleme ile yumurtalık kanseri tanısı alan hastalarda gözle görülür tümörün kalmamasını içeren sitoredüktif cerrahinin yapılması hastanın sonraki yaşam süresi açısından çok büyük önem taşımaktadır. Bu hastalara eksik cerrahi yapılması hastaların yaşam sürelerini anlamlı derecede kısaltmaktadır.
Yumurtalık kanserleri;
Bu evrelerde de yayılım bölgelerine göre a, b ve c gibi alt gruplar bulunmaktadır. Yumurtalık kanserleri daha öncede belirtildiği gibi geç belirti vermesi nedeniyle yüzde 70-75 ileri evrede saptanırlar.
Yumurtalık karın içerisinde serbest halde bulunan bir organdır. Bu nedenle kanserleri de birincil olarak karın içerisine kanser hücrelerinin dökülmesi neticesinde yayılım göstermektedir. İkinci sıklıkla gördüğümüz yayılım şekli lenf nodlarına yaptığı metastazlardır.
Aşağıda yumurtalık kanserlerinin yayılım şekilleri detaylı bir şekilde açıklanmıştır:
Yumurtalık kanserlerinde birincil tedavi, cerrahi ve sıklıkla sonrasında alınacak kemoterapiyi içermektedir. Cerrahide ‘sitoredüktif cerrahi’ adı verilen vücuttaki tüm tümoral dokuların çıkarılması çok büyük önem arz etmektedir.
Evre 1a, agresif olmayan (grade 1,2) epitelyal yumurtalık kanserleri yani sadece yumurtalığın içinde kanserin saptandığı durumlarda, eğer hastada çocuk istemi mevcutsa sadece hastalıklı yumurtalığın alınması tedavide yeterli olabilmektedir. Bu evreden daha ileri yani >Evre1a olgularda rahim, tüpler ve yumurtalıkların alınması, pelvik ve paraaortik lenf nodlarının temizlenmesi ve karın ön kısmında bulunarak tüm bağırsakların üzerini örten ‘omentum’ denilen yapının alınmasıyla birlikte saptanan tüm tümoral yapıların çıkarılmasını içeren sitoredüktif cerrahinin yapılması yumurtalık kanseri cerrahisinde temeldir. Bu olgularda cerrahi sonrası ek ilaç yani kemoterapi tedavisi hastalığın yönetiminde önemlidir.
Yumurtalık kanserlerinde erken teşhis maalesef sıklıkla mümkün değildir. Rahim iç duvarı yani endometrium kanserinde (Rahim Kanseri yazımızı okumak için linke tıklayın) erken evrede görülen anormal rahim kanaması gibi belirtilerin yumurtalık kanserinde erken evrede görülmemesi ya da rahim ağzı kanserinde (Rahim Ağzı Kanseri yazımızı okumak için linke tıklayın) olduğu gibi yumurtalık kanserinde de kanser taramasının yapılamaması erken teşhisi olanaksız hale getirmektedir.
Çok kısa bir süre önce jinekolojik muayenesi yapılan ve hiçbir patolojik bulgusu saptanmayan bir kadında, altı ay sonra yaygın yumurtalık kanseri gelişebilmektedir. Yumurtalık kanserinin teşhisine yardım edecek taramaya yönelik bir kan belirteci de maalesef bulunmamaktadır. CA-125 daha öncede bahsedildiği üzere erken evre yumurtalık kanserlerinde normal seviyelerde çıkabilmektedir. Bunlara karşın bir kadının düzenli jinekolojik muayenelerini yaptırmasının ve yıllık ultrasonografik incelemelerin erken teşhis açısından yararlı olabileceği bilinmelidir.
Yumurtalık kanserinde hastalığın prognozunu yani gidişatını etkileyen faktörler aşağıda sıralanmıştır:
Yumurtalık kanseri, yüksek tansiyon veya şeker hastalığı gibi kronik bir hastalıktır ve tekrar edebileceği bilinmelidir. Hastalığın evresi ve ilk cerrahisi sırasında geriye tümöral dokunun kalıp kalmaması sağ kalımı etkileyen en önemli faktörlerdir. Hastalığın nüks yani tekrar etmesi sıklıkla ilk iki yılda görülmektedir. Yumurtalık kanserlerinde evreye göre beş yıllık sağ kalım oranları aşağıdaki şekilde verilmiştir (Şekil 2):
Şekil 2. Epitelyal yumurtalık kanserlerinde evreye göre beş yıllık sağ kalım oranları
Sonuçta; yumurtalık kanserleri sıklıkla ileri evrede tespit edilen ciddi bir toplum sağlığı sorunudur. Bir kadının hayatı boyunca yumurtalık kanserine yakalanma riski 1/70’dir. Ancak yakınlarında meme ve/veya yumurtalık kanseri öyküsü olan kadınlarda genetik geçişli bazı hastalıkların olabileceği ve bu durumun riski ciddi seviyelerde artırabileceği unutulmamalıdır. Yumurtalık kanserlerinin erken evrede teşhisine yönelik bir tarama imkanı olmasa da yıllık jinekolojik değerlendirmelerin fayda sağlayacağı akılda tutulmalıdır. Yumurtalık kanseri tedavisinde bu konuda deneyimli cerrahlarca yapılacak cerrahi ile geride rezidü tümörün kalmamasının sağ kalımı etkileyen en önemli faktörlerden biri olduğu bilinmelidir.
FARKINDALIK HAYAT KURTARIR !
Sağlık rehberimizden içerikler görüntüleyin.
Periyodik olarak haber bültenimizi size ulaştıralım.
Nesilden nesile hayat bize GÜVEN diyor.
Güven Hastanesi hizmet standartları ile JCI tarafından akredite edilmiştir. JCI şikayet bildirimlerinizi buraya tıklayarak yapabilirsiniz.
Kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikalarına ilişkin aydınlatma metnimize buradan kişisel veri işleme envanteri ve kişisel verilerin korunması politikamıza ise buradan ulaşabilirsiniz.