Eklem ve kas ağrıları beyaz yakalıların, beden gücüyle çalışanların, ağır spor yapanların, ileri yaştaki kişilerin kısaca hemen hemen tüm bireylerin karşılaştığı bir sorun. Yaşam kalitesini etkileyen ve sağlığın bozulmasına neden olan bu ağrıların şiddeti, kış aylarında daha da artıyor.
Peki, eklem ve kas ağrılarının hangi hastalıkların habercisi olduğunu, soğuk havalarda bu ağrıların neden arttığını ve nasıl önleneceğini biliyor musunuz?
Güven Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Bölümünden Uzm. Dr. Aslı Turan, eklem ve kas ağrıları ve hastalıkları hakkında bilgi verdi.
Eklem ve kas hastalıkları çocukluk çağından ileri yaşlara kadar kadın erkek fark etmeksizin tüm bireylerde görülebilir. Doğuştan gelen bazı fiziksel bozukluklar ve anomaliler küçük yaşlardan itibaren bireyi etkileyebileceği gibi yaşlanmaya bağlı eklem ve kas sistemindeki yıpranmalar ve zayıflamalar da eklem ve kas rahatsızlıklarının gelişiminde etkili olmaktadır.
Gençlerde; spor yaralanmaları, eklem ve kasların aşırı kullanımıyla ortaya çıkan yaralanmalar ve duruş oturuş bozukluklarına bağlı sorunlar ön plandadır. Beden gücüyle çalışanlarda farklı, ofis çalışanlarında farklı mekanizmalarla kas eklem sorunları ortaya çıkabilir.
Eklem ve kas hastalıklarının genellikle ilk ve en önemli belirtisi ağrıdır.
Eklem ve kas hastalıklarının gelişiminde;
Bu faktörler, hastalığın gelişmesinden tek başına sorumlu olabileceği gibi çeşitli kombinasyonlar halinde de etki edebilirler.
Ağrı şikayetiyle başvuran hastaların önemli bir kısmında eklem romatizmaları veya yumuşak doku romatizmaları olarak ifade edilen hastalıklar görülmektedir. Osteoartrit, halk arasında bilinen adıyla kireçlenme bu hastalıklardan biridir.
Kireçlenme, kan testlerinde iltihap göstergelerinde artışa yol açmaması nedeniyle iltihaplı olmayan romatizma olarak da bilinir. 50 yaş üzerindeki kişilerde en sık görülen eklem hastalığıdır. Eller, kalçalar, dizler ve omuga en sık etkilenen eklemlerdir. Bu hastalıkta eklem kıkırdak yapısında bozulma oluşur ve buna bağlı olarak eklem kıkırdağının altındaki kemik dokusunda da değişiklikler meydana gelir. Kemikteki büyümeler ve eklem kenarındaki çıkıntılar eklemlerin normal yapısını bozarak, hareketlerde kısıtlanmaya ve ağrıya neden olur.
Kireçlenme gelişiminde;
İltihaplı romatizmal hastalıklar ise çoğunlukla kişinin bağışıklık sisteminin genetik ve/veya çevresel faktörler nedeniyle uygunsuz çalışmasıyla ortaya çıkar. İltihaplı romatizmal hastalıklar genellikle eklemlerde ağrı, şişlik, bazen kızarıklık ve tutukluğa neden olurken ayrıca kan tahlillerinde iltihap göstergelerinde bozulmalar görülebilir. “Romatoid Artrit” ülkemizde en sık görülen iltihaplı romatizmal hastalıktır. Genellikle el eklemleri gibi küçük eklem tutulumuyla başlayan romatoid artrit; omuz, diz ve kalça gibi diğer eklemleri de tutabilir.
Eklem romatizmaları dışında eklem ve kaslarda ağrıya yol açan pek çok sorun vardır. Örneğin; bel, boyun ve sırt ağrıları toplumda en sık karşılaşılan ve iş gücü kaybına neden olan ağrılardır. Nedeni çoğu zaman stres ve gerginliğe, yanlış kullanıma veya yüklenmeye bağlı kas ağrılarıdır.
Ayrıca bel, boyun ve sırt ağrıları;
Aşırı kullanıma bağlı ağrılar, eklem ve kas ağrılarının sık görülen bir başka nedenidir. Mikro travma dediğimiz tekrarlayan küçük hareketlerin birikimiyle oluşan ağrılar sıklıkla karşımıza çıkar. Ofis çalışanlarında, aşçılarda, müzisyenlerde, terzilerde, el işi yapanlarda bu birikim bir süre sonra kronik ağrılara sebep olabilir. Ayrıca;
Kas ve kemik sorunları dışında bazı metabolik sorunlar da ağrılara yol açabilir veya ağrıların şiddetini artırabilir.
Eklem ve kas hastalıklarının tedavi yöntemleri hastalığın teşhisine ve ortaya çıkış nedenine göre değişmektedir.
Vücudun ağrıyla yardım sinyali verdiği ve asıl amacın, ağrıya neden olan hastalığın veya sebebin ortadan kaldırılması olduğu unutulmamalıdır. Çünkü ağrının sebebi, basit bir kas yorgunluğundan, kötü huylu kanserlere kadar değişkenlik gösterebilir. Bu yüzden ağrının nedenini belirlemek öncelikli amacımızdır. Ağrının ortadan kaldırılabilecek veya düzenlenebilecek bir nedenden kaynaklanması durumunda tedavi planı bu doğrultuda hazırlanır.
Örneğin hastanın;
Eğer bu önlemlerle şikayetlerin önüne geçilemiyorsa hastalığın teşhisine göre değişkenlik gösteren tedavi planı uygulanır. Tedavi sürecinin her hasta için özel olduğu unutulmamalıdır.
Tüm bu tedavilere yanıt alınamıyorsa veya hastalığın ameliyat dışında tedavisi mümkün değilse cerrahi tedaviler gündeme gelecektir.
Soğuk ve yağışlı havalarda genellikle eklem ve kas ağrılarında artış olur. Hasarlı eklemlerdeki basınç alıcılarında da hasar gelişeceğinden, hastalar havadaki küçük basınç değişikliklerine bile daha duyarlı hale gelebilir. Aynı zamanda soğuk havanın kaslar ve damarların kasılmasına neden olmasıyla dokulara giden kan dolaşımı bozulur. Dokuları besleyen ve atık maddeleri uzaklaştıran dolaşımın azalması ağrıların artmasına yol açar. Soğuk havalarda fibromiyalji, miyofasiyal ağrı sendromu gibi kas rahatsızlıklarında ağrılar şiddetlenir.
Kış sezonunda genellikle çalışma hayatı daha yoğun ve daha streslidir, trafikte geçirilen süreler artar. Yaz aylarında günler daha uzun olduğu için iş dışındaki saatlerde spor olanakları daha fazladır ve insanlar yaz mevsiminde daha hareketli bir yaşam sürerler. Öte yandan yaz aylarında tatil fırsatları da daha fazladır. Kış aylarında bu olanaklar azalır. Güneş ışınlarına daha az maruz kalındığı için kışın D vitamini seviyelerinin düşmesi de kas ve eklem ağrılarını artıran bir diğer nedendir. Ayrıca, güneş ışınları azaldığında mutluluk hormonu adı da verilen “serotonin” azalır. Aynı zamanda serotonin ağrı kesici özelliği vardır ve ağrı tedavisinde ilaç olarak da kullanılmaktadır.
Vücudun iklim değişikliğini en hafif biçimde hissetmesini sağlamak için birtakım önlemler alınmalıdır. Soğuk hava nedeniyle kaslar ve damarlar kasılarak kas ve eklemlere giden kan akımı azalır. Bu durum kasların ve eklemlerin daha kolay hasarlanmasına neden olur.
İnsanlık tarihi kadar eski olan kaplıcalar, günümüzde de eklem ve kas hastalıklarında önemli ve etkili bir tedavi yöntemidir.
Romatizmal hastalıklarda tedavinin amacı ağrıyı azaltmak, eklem hasarını ve fonksiyonel kaybı önlemektir. Kaplıcalar hem mekanik, hem termal ve hem de kimyasal etkileriyle iyileştirici rol oynar. Son yıllarda kaplıca tedavisinin özellikle romatizmal hastalıklarda inflamasyon (iltihaplanma), immün yanıt ve kıkırdak dokusuna olumlu etkileriyle ilgili tıbbi çalışmalar artış göstermiştir. Modern kaplıca merkezlerinde uygulanan tedavilerle eklem ve ekstremite fonksiyonlarında kısıtlanma gibi bulgu ve belirtilerin kontrolü, ağrının azaltılması, kas spazmının gevşetilmesi, kas güçlendirmesine katkıda bulunma, günlük yaşam aktivitelerinin ve yaşam kalitesinin sürdürülmesi amaçlanır. Uygun hastalarda kaplıca tedavilerinin fizik tedavi uygulamalarıyla birlikte yapılması etkinliği artıracaktır.
Sağlık rehberimizden içerikler görüntüleyin.
Periyodik olarak haber bültenimizi size ulaştıralım.
Nesilden nesile hayat bize GÜVEN diyor.
Güven Hastanesi hizmet standartları ile JCI tarafından akredite edilmiştir. JCI şikayet bildirimlerinizi buraya tıklayarak yapabilirsiniz.
Kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikalarına ilişkin aydınlatma metnimize buradan kişisel veri işleme envanteri ve kişisel verilerin korunması politikamıza ise buradan ulaşabilirsiniz.